15 Ocak 2014 Çarşamba

Kalbimin Sesi

Simin Işık Uysal

Sıradan bir yıllık kontrol için ziyaret ettiğim doktorun ofisinde kendi kalbimin sesini dinleme fırsatım oldu. Bu denli etkileyici bir deneyim olacağını tahmin bile edemezdim. 

Denizin dalgalarının sesiyle davul ritminin birarada olduğu muhteşem bir şarkıyı dinliyordum adeta. Dışarıdaki gürültü yerine onun sesini takip ettiğimde, sonuç her ne olursa olsun pişman olmadığımı, ihtiyacım olan gücü ve cesareti bulduğum yerin o olduğunu ve düşlerimin kaynağı olduğunu yeniden ve çok açık biçimde hissettim. Sessizce kalbimle konuşmaya başladım. Ona yaşamım için teşekkür ettim, yolundan gitmeye devam edeceğimi söyledim. İzlemeye değer tek yol onun yolu, yüreğimin yolu. Onun şarkısını dinlerken bunu yine anladım. 

Sonu her zaman gül bahçesine çıkmasa da, yüreğimin yolunu izlemekten hiç pişman olmadım. 


13 Ocak 2014 Pazartesi

ŞAMANİZMİ UYGULAMAK İLE ŞAMAN OLMAK ARASINDAKİ FARKLAR

Tüm özgün vizyonerler şaman olmanın kader olduğu konusunda hemfikirdir; şaman olmak bir çağrıdır. Araştırılarak bulunan bir meslek değildir.

Bir insanı şaman veya vizyoner olarak şekillendiren birçok inisiyasyon deneyimi bulunur. Tipik olarak, yerli halk içindeki bir birey psikolojik kriz veya ölüme yakın deneyim yaşar ya da hiçlikten gelen bir ses tarafından çağırılır. Bazen bir kişi rüyalarında güçlü bir ruhsal varlık ya da bir atası tarafından ziyaret edilir veya yaşamını tehdit eden bir hastalığa ya da psikoza dayanması gerekir. İnisiye, genellikle bu deneyimlerle anlık bir aşkınlık durumuna ulaşır ve Herşey’le birlik ve bütünlüğü deneyimler. Böyle deneyimler, hem batılı hemde doğulu mistiklerce “özgün ikili-olmayan mistisizm” olarak adlandırılır.
Böyle bir deneyime sahip olmak genellikle deneyim sahibinin ve sonraki yaşam biçiminin derinden değişmesine neden olur. Herşeyin meydana gelmiş olduğu gerçek kaynağı doğrudan deneyimlemek onları bütünüyle değiştirir ve bundan sonra yaşam hakkında çok farklı bir algıya erişirler. Böyle inisiyeler genellikle vizyonsal maceralarından geriye şifa ve durugörü yetenekleriyle dönerler. Bu durum, yaşamsal hastalıklardan iyileşmiş olanlar için özellikle doğrudur.
Bunun içindir ki, şaman pek çok kültürde yaralı şifacı olarak bilinir. Ağır biçimde hasta veya yaralı ve daha sonra da ölümden dönmüş olan şamanik şifacı adayı, diğerlerinin acılarına karşı son derece büyük ve kalıcı bir şefkat deneyimler. Bu kalp-merkezli şefkat onun büyük bir şifacı hatta dünyayı kurtaran biri olmasını sağlar.
Belirtmiş olduğumuz gibi, şamanizm batı kültürlerinde yeniden canlanmaktadır ve artan sayıda insan şamanik uygulamaların kolaylıkla öğrenilip uygulanabileceğini yeniden keşfetmekte ve bunları kendi yaşamlarında kişisel şifalanma ve problem- çözmekte kullanmaktadır.
Burada önemli bir noktanın belirtilmesi gerekiyor. Basit şamanik uygulamaları yaşamınıza katmanın şaman olma çağrısı almakla karıştırılmaması gerekir. Hepimiz kişisel gelişim ve şifalanma için şamanik uygulamaları yaşamımıza katabiliriz ama bu şaman olmak için çağrı almış olduğumuzu göstermez. Şaman olmak, tipik olarak aylar hatta yıllar boyunca yavaşça gelişen bir uygulamadır - bir insanı bu zaman süresindeki pek çok zorlu inisiyasyonla büyük bir şifacıya ve toplum için bir vizyonere dönüştürür.
Hemen tüm yerli kültürlerde, bir kimse kendisini asla şaman olarak adlandırmaz. Bunu yapmak, bir kişinin gücüyle böbürlenmesi olarak görülür. Şamanın dünyasında sertifikalar ve diplomalar bulunmaz ve ne zaman ki gücünüzle böbürlenmeye başlarsanız, onu kaybedersiniz. “Şaman” terimi, uygulamacıya topluluk tarafınca verilen bir gömlektir ve bireyin şifacı olarak duruşu ve sağladığı yararları  veya diğerleri adına bilgi alan olarak yeteneklerini temel alır. Jose Stevens, gerçek bir şamanı diğer bir çeşit şifacıya göre kesin biçimde tanımlamanın zor olduğuna, bu ayrımları yapmanın her zaman en önemli şey olmadığına işaret ediyor:
Hem akademisyenler hem de ince eleyip sık dokumakla ilgilenenler için, kimlerin gerçek şaman ve birinin nasıl geleneksel bir şaman olabileceğine dayanan, şamanın kesin nitelikleri konusundaki tartışmanın, sonu yoktur. Bu tartışmayı diğerlerine bırakıp bizim için aslen daha önemli olan konuya odaklanabiliriz: gerçekte geleneksel bir şaman olmadan, kadim şamanizm sanatını gündelik yaşamımızdaki pratik vizyoner amaçlar için nasıl kullanabilceğimiz.
Her kıtada, kayıtlı tarih süresince insanlar şamanlarla dirsek temasında bulunmuşlardır. Bir şaman tarafından rehberlik edilmiş ya da şifalandırılmış herkes şaman haline gelmese de, kazanmış oldukları şamanik bilgiyi her yerde toplumlarını ve kültürlerini etkilemek için büyük bir avantaj olarak uygulamaya yetecek kadar öğrenmişlerdir.  
Örneğin, Lewis Carroll (Alis Harika Diyarında), J.M. Barrie (Peter Pan) ve modern yazarlardan J.R.R.Tolkien (Yüzüklerin Efendisi), Carlos Castaneda (Don Juan’ın Öğretileri) ve J.K.Rowling (Harry Potter serisi) edebi çalışmalarının toplum üzerindeki etkilerini düşünebilirsiniz. Tüm bu yazarlar, doğrudan deneyimle şamanın dünyasının boyutlarını ve frekanslarını anlamış olan vizyonerlerdir.
Şamanik bilgi sahibi kişiler şifacı, avcı, mimar, sanatçı, siyasetçi, yazar  veya kendi halklarının büyük liderleri olmuşlardır. Aslında şaman olmasalar bile, onların sadece hayatta kalmalarını sağlamayıp büyümelerini ve bilgilerini diğerlerine ulaştırmalarını sağlayan şamanik prensiplerin, tavırların, perspektiflerin ve görme yollarının kesinlikle farkındadırlar.
Bu sebeplerden dolayı, süregelen nesiller, şamanın doğrudan esin yolundan güçlü biçimde etkilenmişlerdir. Bu, Taoculuktan yogaya, spordan dine, devletten iş dünyasına, sezgisel bilgelikten şifalandırmaya dek  tüm dinsel geleneklerimize, felsefelerimize ve uygulamalarımıza yansımıştır. İnsan ırkının şamanların ve şamanik uygulamanın vizyoner etkisi olmadan hayatta kalmış olmasının muhtemelen mümkün olmayacağını söylemek abartılı olmaz.
Gerçek şu ki, tüm insanlar şamanlarla aynı temel özellikleri, becerileri ve yetenekleri paylaşırlar. Şamanlar, inisiyasyonları ve izleyen eğitimleri yoluyla bu becerileri ustalık derecesinde geliştiren vizyonerlerdir. Şamanik yetenekler çoğu insanda örtülü biçimde kalsa da, tüm gezegendeki insanlar için doğal ve temel olmasından dolayı, herkes yaşama karşı şamanik yaklaşımı kullanabilir. Tüm insanların bir derecede sezgisel yetenekleri bulunur. Tüm insanlar trans durumuna ulaşma, diğerlerini rahatlatma, basit seremoni ve ritüelleri icra etme, diğerlerini etkileme, rüya görme ve çevrelerini hayal güçleri ve vizyonlarıyla şekillendirme yeteneğine sahiptir. 

Sandra Ingerman & Hank Wesselman "Awakening to the Spirit World" kitabından
Çeviri: Simin Uysal

2 Ocak 2014 Perşembe

HİTİT KRALİÇESİ PUDUHEPA'NIN BİR RÜYASI

Simin Uysal

Hititlerin başkenti Hattuşa'da yapılan kazılarda pek çok kil tablet bulunduğunu bilmeyen yoktur. İçlerinde pek çok devlet belgesi, kanun, Kadeş de dahil anlaşmalar, ticaret kayıtları bulunmuştur. Fakat benim için en ilginç olanı rüya kayıtları. 

Konu hakkında en kapsamlı çalışmayı Alice Mouton, Rêves hittites: Contribution à une histoire et une anthropologie du rêve en Anatolie ancienne (Hitit Rüyaları: Antik Anadolu'da Rüyaların Tarihi ve Antropolojisi) adlı kitabında yapmış. Haberci rüyalara (Tanrıların rüya görene doğrudan seslendiği/göründüğü olanlar da dahil) ve kabuslara büyük bir bölüm ayırmış.   

Aynen bugün Aktif Rüya çalışmalarında uyguladığımız tekniklerin bazılarının Hititler tarafından da uygulandığını öğrenmek çok hoşuma gitti. Hititler'de, Bergama'nın ünlü şifa merkezi Asklepion'da da uygulandığı gibi şifa için rüya inkübasyonu (istihare) uygulaması, hem kraliyet ailesinde hem de halk arasında,  çok yaygın. Aktif Rüya görenlerin yaptığı gibi rüyada gördükleri tatsız ya da kötü bir durumun gerçekleşmesini engellemek ya da güzel bir olayın gerçekleşmesini sağlamak için eylemde bulunuyorlar. Ve III Hattuşili'nin rüyasının kaydında Hattuşili ve müttefiklerinin aynı rüyayı görmeleri gibi, rüyaların kişisel olabildiği gibi aynı zamanda da son derece sosyal olduğunu biliyorlar. İşaretlere de büyük önem veriyorlar. 

Ayrıca, rüya gören üzerinde büyük duygusal etki yaratan rüyalara özellikle önem vermişler. Bunların içinde en önemlileri Kraliçe Puduhepa'nın rüyaları. 

Milattan önce 13. yüzyıl ortalarında bir gece, Hitit Kraliçesi Puduhepa pek çok rüyasından birini görür. Rüyasında sarayındadır ve ona "evinde" neler olup bittiğini ona göstereceğini söyleyen prense benzer biri ile beraberdir. 

"Beni bir yere götürdü. Burada derin erzak depoları vardı ama bunlar daha önceden boşaltılmış gibiydi. İçlerinde bozulmuş peynirler, bozulmuş incir ve kuru üzümlerin olduğu sandıklar etrafa yayılmıştı. Sonra Prens dedi ki: "Bak, erzak depolarını zaten boşalttılar. Etrafı temizlemeleri lazım!" Bunun üzerine etrafı süpürüp temizlediler. " 

Kraliçe'nin bu rahatsız edici rüyası (büyük ihtimal yoğun duygularla uyandığı için), adet olduğu üzere, saraydaki katiplerce kaydedilmiş.  

Kraliçe'nin bu rüyayı görmesinin üzerinden 75 yıl geçmeden, MÖ 1180 civarında, Hitit Krallığı'nın yıkıldığını ve yönetici sınıfın başkent Hattuşa'yı boşalttıklarını biliyoruz. Erzak depolarını, silolarını, ofislerini boşalttılar, gereksiz gördükleri her şeyi geride bırakarak gittiler.

Hitit uzmanı değilim ama okuduklarımdan anladığım kadarıyla, Hitit Krallığı'nın yıkılması ile ilgili yaygın görüşlerden biri buna dışarıdan bir gücün değil, kendi aralarındaki iktidar savaşlarının neden olduğu. 

Kraliçe Puduhepa'nın rüyasına baktığımda, eğer bu benim rüyam olsaydı, bunun olası geleceğe dair bir rüya olabileceğinin yanısıra, yaşadığım dönemde sarayımın, yani evimin içindeki "çürümüşlüğe" dikkatimi çekerdi diyorum kendime. 

Puduhepa'dan yaklaşık 3200 yıl sonra, aynı topraklarda uyanan ben de rüyalarımı yalnızca kaydetmekle kalmıyor, hem onlarla hem de işaretlerle aktif olarak çalışıyorum.      

1 Ocak 2014 Çarşamba

Dönüşüm Haberleri Ocak 2014

Sandra Ingerman

 
Gözlerinizi kapatın ve birkaç derin nefes alın. Kalbinizin içine seyahat edin ve kalp atışınızı dünyanın kalp atışıyla uyumlu hale getirmek niyetiyle yavaşça nefes alarak başlayın. 

Kalbinizin genişlediğini hissedin ve yaşamınız için teşekkür edin. Nefesinizle dünyadaki tüm yaşama dokunan sevgi ve ışık yayın.

Kendinizi Dönüşüm Haberlerini okuyan diğer binlerce insanla birlikte otururken hayal edin. Biz birbirine bağlı bir çemberiz.

Ve şimdi de kalbinizi küresel topluluğumuzun kalp atışıyla birleştirin ve hep birlikte herkese Mutlu Yıllar dileyelim!

Algınızı yeniden bulunduğunuz odaya döndürün ve genişlemiş büyüme ve değişim olasılığı ile dolu Yeni Yıla girerken okumaya devam edin. 

Zaman lineer değildir. Zihnimiz zamanı düz bir çizgi biçiminde tercüme etmeye eğilimlidir. Fakat aslında zamanda spiral biçiminde hareket etmekteyiz. Yeni Yıl genellikle yaşamlarımızı nasıl değiştirmek istediğimiz üzerinde derinlemesine düşünmek için bize ilham verir.

Geçmişte paylaştığım konulardan biri de Yeni Yıl öngörülerine takılıp kalmak hakkındaydı. Yeni yıl için gelecek tahminlerini öğrenmeye olan eğilimimizin yaşamlarımızda bir güvenlik ve kontrol duygusu yaratmak için bir yol olduğunu düşünüyorum. Öngörü bir güçlükten bahsediyor bile olsa, neler olabileceğini eğer önceden bilirsek buna karşı hazırlıklı olabileceğimizi düşünürüz.

Yaşadığımız zamanın en büyük öğretilerinden biri beklenmeyeni beklemektir. Zira bize sürpriz olan pek çok değişim ve olay gördük. Gelecek tahminlerinin, yalnızca spiritüel yolumuzda bizim dikkatimizi dağıtacak şeyler olarak kalabileceği bir zamanda yaşıyoruz.

Her güne, günün getireceği her ne ise bunu karşılamak için gerekli olan güce ve içsel bilgiye sahip olduğumuzu bilerek uyanmamız gerekli. Gün bize, tadını çıkarabileceğimiz sakin sular getirebilir. Ya da kendimizi sert dalgalarla seyrederken de bulabiliriz.  Hepsi olanı kabul etmek ve içinde bulunduğumuz sularda seyrederken sahip olduğumuz tüm araçları kullanmakla ilgili.

Geçtiğimiz birkaç aydır sizleri spiritüel çalışmanızı derinleştirmeniz ve çalışmanızı ego yerine ruhun gözlerinden yapmanın farkı üzerine derinlemesine düşünmeniz için teşvik etmekteydim. Bazen hala kontrolün   egomuzda olduğunu ve bunun da ruhun asıl gücünün parlamasına izin vermediğini farketmeden spiritüel uygulama içinde olduğumuzu hissederiz.

Yaşamlarımızın bu zamanı, ruhun bizden ışımasına daha fazla izin vermemiz gereken zamanıdır. Dik durmalı ve aşağısı ve yukarısı da dahil, ruhun bizden tüm ufuklara aktığını hissetmeliyiz. 

Böyle bir akışa eşlik eden muhteşem bir güç ve güzellik duygusudur. Bunu yapabildiğimizde yoğun kollektif enerjide kısılı kalmaktan, dikkat dağınıklığından ve düşüncelerin ağırlığından kurtuluruz.  Ruhun sevgisi ve ışığının bizden akmasına izin vermek özgürlüktür.

Transfigürasyon uygulamanızı derinleştirirken, ilahi ışığınızın gün boyunca daha çok akmasına izin verin. Kalbinizi genişlemiş halde tutun. Kapanmayın. Bunun yerine sevginin varlığı olun. Aralık ayında transfigürasyon uygulamasının harika faydaları hakkında yazmıştım.

Mutlak tutkum, yardımlaşma ve dayanışma ilkesiyle işleyen topluluklar yaratmak. Ve inanıyorum ki, içinde yaşadığımız zamanlarda gerekli olan değişimi yaratacak olan, topluluk halinde çalışmanın gücüyle olacaktır.

Dönüşüm Haberleri’ni yazmaya başladığım 2000 yılında, sonraki nesillerin okuyacağı öykülerin toplulukların biraraya gelerek yaşanacak olumlu bir dünyayı yaratmak hakkında olacağını yazmıştım.  Bir kahramanın  ortaya çıkıp dünyayı nasıl kurtardığını anlatan eski öykülerin yerini toplulukların nasıl birlikte çalıştıklarına dair bu öyküler alacak.

Bir topluluğa dahil olarak odaklanmış niyetin gücüyle çalıştığımızda sınırsız potansiyele sahip olduğumuza inanıyorum. Bunun anlamı  egosal arzuları bırakıp, ruhsal olarak biraraya gelerek  niyet, konsantrasyon, odak, sevgi, birlik, uyum ve imajinasyonu kullanmak ve dünyada bir değişim gücü haline gelmek.

İlk olarak spiritüel çalışmamızı sürdürmemiz ve ruhun, sevginin ve ışığın bizden akmasına izin vererek titreşimimizi yükseltmemiz gerekiyor. Bunu yaptığınız zaman, daha hafif, daha güçlü ve esinlenmiş hissettiğinizi farkedeceksiniz.   Hepimizce beslenmiş olan ağır kollektif enerjileri yükseltmek için getirilmesi gerekli olan yeni bir titreşim var. 

Ve dualarımızda ve meditasyonlarımızda kullandığımız “Ben” sözcüğünü “Biz” olarak değiştirmemiz gerekiyor.

Duamız ....
Kalplerimizi ...için birleştiriyoruz
Diğerlerini, dünyanın zorluk yaşanılan bir bölümünü veya tüm dünyanın tamamını ilahi ışığı içinde görüyoruz.
Yaşamın güzelliğini görüyoruz.

Size sonsuz örnek verebilirim ama ana fikri anlamış olmalısınız. Bu Ocak ayında sizlerden niyetlerinizdeki “Ben” sözcüğünü “Biz” ile değiştirerek deneme yapmanızı rica ediyorum.  

“Biz” sözcüğünü gün boyunca kullanabildiğiniz kadar kullanmaya çalışın. Haydi topluluk olarak hep birlikte odaklanmış niyetin gücüyle çalışalım.

Bu, yine de topluluğun sağlıklı bir üyesi olmak için kişisel çalışmanızı yapmanız gerektiği anlamına geliyor. Yaratmak istediğiniz şey için çalışmayı sürdürmeniz hala gerekli. Kendiniz güçlenirken topluluğu da güçlendirirsiniz. 

Bu dünyada insan olarak yaşamayı deneyimleyen bireyleriz. Bununla birlikte, spiritüel düzeyde yalnızca birlik bilinci vardır. Ve birlik olarak, bu dünyada pozitif, sevgi dolu ve şifalandırıcı güç olmak için çok büyük olan potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz.

Halen çok büyük umut içindeyim. Halen farklı bir düşün yaratılabileceğine inanıyorum. Yeni düşün bizim ömürlerimizde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilemiyorum. Fakat eğer spiritüel enerjilerimizi tam bir birlik içinde, bir kesinti ya da zayıf bağlantı olmadan, odakladığımız zamanki potansiyeli hayal edin. Yalnızca hayal edin.

Ve hayal kurmaya devam ederken, gündüz düşlerinizin sizi yapmanız gereken kişisel çalışmalar hakkında haberdar ettiğini de fark edebilirsiniz.  

Yaşadığınız yer ne kadar soğuk olursa olsun, doğada zaman geçirin. Zira görünür ve görünmez alemleri birbirine bağlayan geçiş kapısı doğadır. Doğa, yeni bir düşü algılamak için, bizlere görünen ve görünmeyen arasındaki perdeyi nasıl kaldıracağımızı öğretir.  Doğa’nın İlahi Zekasından öğrenilecek pek çok şey var. Şu anda, pek çok kişi, doğanın bizim içimizdeki dengesizlik ve uyumsuzluğu nasıl yansıttığına kendini kaptırmış durumda. Fakat perdeleri aralayıp da doğanın ilahi tarafına adım attığımızda, ruhun saf güzelliğinin şekil almış alemine gireriz.

Anonim biçimde çalışmanın çok büyük gücü vardır. İnsanlar genelde lider ve değişim yaratan olmayı tanınır olma zorunluluğu ile karıştırıyorlar. Bizler, yaşam ağının enerjisini değiştirmek için konsantrasyon ve odaklanmış niyetin gücüyle çalışan, görünmez bir topluluğun parçasıyız. 

Birkaç yıl önce sizlerle İçsel Işık Odasını nasıl ziyaret edebileceğinizi paylaşmıştım. Bu ay, Yeni Yıl’ı karşılamak için bu meditasyonu tekrar etmek istiyorum.

Bir zamanlar birlikte çalışan topluluğun ne kadar güçlü olduğunun bana gösterildiği bir yolculuk yapmıştım. Yolculuğumda, adı “İçsel Işık Odası” olan bir yere götürülmüştüm. Oraya vardığımda beni yüzü olmayan iki varlık karşıladı. Varlıklar bana spiritüel çalışma yerim olarak hissettiğim yere kadar eşlik ettiler. Şekilleri göremiyordum ama bu İçsel Işık Odasında hep birlikte spirtiüel çalışma yapan diğer binlercesi olduğunu algıladım. Konuşma, felsefi tartışma ya da spiritüel uygulama veya öğretileri karşılaştırma yoktu. Herkes, tüm yaşama olan sevgilerinden dolayı yalnızca çalışmalarını yapıyorlardı. Bu yerdeki güç elle dokunulabilirdi.   Çok etkilenmiş ve dünyanın çeşitli yerlerindeki ne çok insanın nasıl görülmeye, tanınmaya ve yaptıklarının fark edilmesine gerek duymadan çalışmalarına devam ettiklerini gerçekten anlamıştım. Odaklanma ve konsantrasyon ve birlik içinde çalışmanın gücü, küresel bir topluluk olarak nasıl biraraya gelerek dünyada değişim ve şifa için bir güç olabileceğimizin cevabıdır.

Eğitim durumunuzun ya da hangi işi yaptığınızın bir önemi yok. Hepimiz sevgi ve ışık bir araç olabilir ve birlik içinde çalışabiliriz.

Bazı atölye çalışmalarımda, kişisel spiritüel çalışma yerimizi bulmak ve anonim olarak çalışmanın gücünü deneyimlemek için, grup halinde İçsel Işık Odasını ziyaret ettiğimiz bir seremoni yapıyoruz. Bu yerde, topluluk halinde odaklanmış niyetin gücüyle çalışmanın gücünü hücresel düzeyde hissedebilirsiniz. 

Eğer içinizden geliyorsa İçsel Işık Odasına bir yolculuk yapmayı deneyebilirsiniz. Bunu, genişletici bir müzik eşliğinde bir meditasyon olarak ya da davul ritmiyle şamanik yolculuk yaparak yapabilirsiniz. Atölye çalışmalarımda, biz Jonathan Goldman’ın “The Ultimate Om” CDsinin müziğini kullanıyoruz.

İçinde bulunduğunuz odayı karaltarak başlayın. Gözlerinizi birşeyle örtün. Kendiniz davul ya da çıngırak çalıyor olsanız bile gözlerinizi bir bandana ya da eşarpla örtün. Bu yolculuğu karanlıkta uygulamanın, anonim çalışmanın gücünü artırdığını düşünüyorum.

İçsel Işık Odasına yönlendirilmeye niyet edin. Oraya vardığınızda iki adet yüzü olmayan varlık tarafından karşılanacaksınız. Sizinle konuşmayacaklar. Yalnızca sizi spiritüel çalışma yerinize götürecekler. Oraya vardığınızda oturun. Sözcükler kullanılmayacak olsa da, yaşam ağını tamir etmek için ne yapmanız gerektiğini sezeceksiniz. Çalışırken kendinizi sessizce oturmuş halde bulabilirsiniz. Yapmak için yönlendirildiğiniz işi icra ederken ayağa kalkabilir ve dans ya da hareket edebilirsiniz. Tonlamaya ya da şarkı söylemeye başlayabilirsiniz.

İşinizi yaparken, güçlü enerjiyi ve odaklanmış niyetle çalışan diğerleri ile bağlantıyı hissedin. İşinizi yönlendiren tutku ve umudu hissedin.

Dönüş ritmini duyduğunuzda ya da kendinizi dönmeye hazır hissettiğinizde, odayı terk etmeye hazır olduğunuza dair bir telepatik mesaj gönderin. Sizi çalışma yerinize getirmiş olan iki rehber, sizi yeniden Işık Odasının girişine kadar geri götürmek için geri gelecekler. Girişe vardığınızda içinde bulunduğunuz odaya geri dönün.

Döndüğünüz zaman deneyiminiz üzerine derinlemesine düşünün. Temiz havada, tazelenmiş umut hissinizle birlikte yürüyüş yapın.

Bir topluluğun parçası olarak, yaptığınız iş ağda dalgalanır ve değişim yaratır. Biricik armağanlarınız tüm dünya toplumuna katkıda bulunur. Ve bir yabancıyla paylaştığınız bir gülümsemeniz bile bir insanı en çılgın hayallerinizin ötesinde şifalandırabilir.

Dolunay 16 Ocak’ta. Küresel toplulukla gerçekten bağlantı kurmak için haydi gerekli zamanı ayıralım. Haydi odaklanmış niyetin gücüyle spiritüel enerjilerimizi biraraya getirelim. Haydi transfigüre olalım ve dünyanın içinde ve çevresinde güzel ve parlak bir ışık ağı ören ilahi ışığımızı deneyimleyelim. 

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başlayanlar lütfen ana sayfadaki “
İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyunuz.
Geçen ay, yılı bitirirken, Dönüşüm Haberlerini gönüllü olarak çevirerek pek çok ülkedeki okuyuculara sunmak için pek çok zamanlarını ayıran tüm çevirmenlere teşekkür etmiştik.  Bu sitenin web masterı olmak için gönüllü olarak zaman ayıran Sylvia Edwards’a teşekkür etmiştik.

Bob Edgar’ı onurlanmamız gerektiğini hissediyorum. Zira, 1998’de beni aylık yazı yazmak için cesaretlendiren Bob idi.  Aylık köşemi Carol Proudfoot’un Shamanic Visions adlı sitesine yükleyen ilk webmaster oydu.  A Fall to Grace adlı kitabımdaki öğretileri paylaştığım yazıları yazarak başladım. Ve daha sonra bu yazılar Dönüşüm Haberleri olarak değişti.

Yazıların yayınlandığı ilk birkaç yıl internet kullanıcısı değildim. Yazıyı yazar ve Bob’a fakslardım. Herşey nasıl da değişti!

Bob şimdi emekli fakat dünyayla paylaşmış olduğu harika işler için ona hayır duası etmek isterim.

Gönlümün ve ruhumun, pek çok insana dokunan bir organizasyonu desteklemek için bana seslendiği zamanlar olur.

İçimden desteklemek gelen organizasyonlardan biri İki Çember (Two Circles) – Amerikan Kızılderili Enstitüsü: Kızılderili Yaşlıları ve Gençleri Geleneksel Çemberi (the American Indian Institute: Traditional Circle of Indian Elders and Youth). Aralık ayında yolladıkları “Dostlar ve Aile için 2013 Yılsonu Mektubu” çok etkileyiciydi. Hemen harekete geçerek mektubu web sitelerinde yayınlayıp yayınlayamayacaklarını çünkü mektuba bağlantı vermek istediğimi söyledim. 

Mektubun bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
http://goo.gl/QFWGCG

Sayfalarını ziyaret etmek için adresleri ise:
www.twocircles.org.

Mektup dört sayfa uzunluğunda ve Başkan olan Eric Noyes tarafından muhteşem biçimde kaleme alınmış. İçinde barındırdığı zengin bilgiler mevcut. Bu mektuptan çok etkilendim.

Eric mektuba şunları yazarak başlıyor:

“Benim bakış açımdan, kozmik pozisyonumuzun dokunmasında çerçeve oluşturan örme tezgahı bizi, Mayalar ve Güney Amerika’nın diğer pek çok takvim tutanlarına göre, insanlığın yeniden uyanışını ve daha yüksek bir ruhsal bilince yükselişimizi hızlandıran diğer bir “uzun gün sayımının”(5,200 yıl) sonu/başlangıcında karşılıyor. Bu, her gece gördüğümüz yıldızlara yazılı olan, yeni bir başlangıcın zamanı.”

Eric ile iletişimimde, bana yazdığı şey geleneksel antik yöntemlerin kaybolmuş olmadığına ikna olduğuydu. Ve geleneksel öğretiler yaşamın sürekliliğini anlatıyor. 

“Yaşlılar diyor ki Büyükbaba Ateş hala burada; Güneş Ağabey hala burada: Annemiz olan Yeryüzü ve Ay Dede de hala bizim için buradalar. Yaşlılar, gelecek nesillere karşı hala sorumluluklarımız olduğunu söylüyor ve hayatta kalmak için gerekecek gücü de seremoniler verecekler.”

Geleneksel yollara şükran duyuyoruz. Ve geçmişte yolumuzu aydınlatan ve gelecek için de yolumuzu aydınlatmayı sürdüren yaşlıları onurlandırmanın önemli olduğunu hissediyorum.Two Circles grubu kırk yılı aşkın süredir birlikte.

Umarım yayınladıkları mektubu okursunuz ve görünen ve görünmeyen destek yöntemleri ile onları desteklemek için kalbinizi dinlersiniz.

Herkese sevinçli ve derin anlamı olan bir Yeni Yıl için hayırduaları ile!


Çeviri: Simin Uysal