26 Aralık 2013 Perşembe

RÜYA GÖRMEK HATIRLAMAKTIR

Simin Uysal

Bir eğitim için Aralık ayının başında yurtdışındaydım. Dönüşten önceki gece gördüğüm rüyada İstanbul'da havaalanındaydım. Birkaç metre önümden bir tekerlekli sandalyeyi iterek uçağa doğru giden görevlinin arkasından koşarak uçağa kalkmadan son anda yetiştim. Merak ve biraz da endişe duyarak uyandım. Ertesi sabah yola çıkacaktım, İstanbul'da aktarmam vardı ve evdeki bir durum nedeniyle de o aktarmayı kaçırmamam gerekiyordu. Rüyayı yanımda bir "seyahat önerisi" olarak taşımaya karar verdim. 

Havaalanına vardığımda her şey normal görünüyordu. Çantamı teslim edip pasaport kontrolüne yöneldiğimde ise pek de yolunda gitmeyen birşeyler olduğu ortaya çıktı. Pasaport kontrolü sırası en az 500 metreydi. Ne olduğunu yolcular olarak çözemediğimiz bir krizin yaşandığı ortadaydı. O kuyrukta yaklaşık bir saat geçirdim. Pek endişeli değildim zira herkes oradaydı ve uçağın da bizi bırakıp gidecek hali yoktu. Bu sorun yüzünden uçak bir saat kadar geç kalktı ve beklendiği gibi geç de indi. Saat 17:30 Ankara uçağına yetişmem gerekirken, İstanbul'a saat 16:40'da inmişti ve daha uçaktan inilecek, bir de pasaport kontrolünden geçilip iç hatlara yürünecekti. O uçağa yetişmem şarttı ama durum pek de ümit verici değildi. İç hat bağlantılı uçuşlarına bir saatten az zaman olanların yönlendirildiği pasaport kontrol noktasına koşarak vardığımda yine bir sırayla karşılaştım. Pasaportu kontrol için uzattığımda saat 17:00 idi ve uçağa yetişme ümitlerim de tükenmişti. O sırada hemen yanımdan geçen görevlinin bir tekerlekli sandalyeyi iterek iç hatlara doğru yürüdüğünü farkettim. Başka zaman olsa bu aşamada uğraşmaktan vazgeçerdim ama rüya mesajı aklımdaydı. Koşarsan yetişebilirsin!

En son ne zaman öyle koştuğumu hatırlamıyorum ama uçağa kapılar kapanmadan son anda yetiştim. Eve de gerektiği gibi zamanında vardım.

Rüyalarımızda geleceğimizde yatan zorluk ve fırsatların provalarını yaşarız. Kimi şamanik kültürlerde geleceğimizde yatan olası olayların tümünü rüyalarımızda gördüğümüze inanılır. Rüyalarımızda gördüklerimizi kaydedip "bunun gelecekte gerçekleşmesi mümkün mü?" sorusunu daima sormak benim için de sıklıkla yararlı olur. Ve anladığım şu ki, geleceğe dair gördüğümüz şeyler olasılıklar. Bir diğeri de küçük ya da büyük, önemli ya da önemsiz olayları görebildiğimiz. Yani, geleceğe dair gördüğümüz her şey öyle çok büyük ya da önemli olaylara dair olacak diye bir şart yok. Gündelik hayata dair pek çok olasılığı görebiliyoruz. Bu uçağa yetişme rüyasını da onlardan biri olarak düşünüyorum. Sonuçta o uçağı kaçırmak benim için hayati bir konu değilse de son derece faydalı bir seyahat önerisi olduğu ortada. 

Bir de aklıma şamanların rüyaları daha birebir ve uyanık yaşamı daha sembolik ele alışları geliyor. Bu olayda da, uçağa yetişme ümidimi tam kaybetmişken önümde tekerlekli sandalye ile yürüyen görevliyi görmek benim için, rüyanın "yetişmek istiyorsan koş" sembolü oldu. 

Rüya görmek hatırlamaktır. Rüyalarımızın bazen geleceğimizden getirdiğimiz anıları, bazen gerçekliğin değiştirilebilir olduğunu, önümüzde uzananın engeller değil de sonsuz olasılıklar olduğunu ve en önemlisi de neden burada olduğumuzu hatırlamak için en otantik yol olabileceğini hissediyorum.            

2 yorum:

  1. peki ya bizzat içinde bulunmadığımız ama baştan sona bir hikaye olan ve başka bir sürü insanın bulunduğu rüyalar?

    YanıtlaSil
  2. Öyle rüyalarım da var elbette. Onlardaki deneyimim de tanıklık edeceğim olay ya da durumların "anıları" oldukları. Çok genel konuşuyorum tabii ki. Her rüya kendi içinde ele alınmalı ve uyanıldığındaki ilk duygularla değerlendirmekte fayda görüyorum.

    YanıtlaSil