29 Nisan 2014 Salı

Dönüşüm Haberleri Mayıs 2014

Sandra Ingerman

Çeviri: Simin Uysal


Yalnızca görünen dünyaya odaklandığımızda spiritüel yolumuzdan çıkmak çok kolay. Şartlanmış zihin ve kolektif dış dünyada meydana gelen travma ve dramaya çekiliyor ve bunlara cezboluyor.  

Şartlanmalarımızla bu denli hipnotize olmak zorluk yaratıyor. Yalnızca güçlükleri algılamak yerine yaşamın sunabileceği güzelliklerine odaklanmak, pek çoğu için mücadele gerektiriyor. 

Yoğun bir çalışma gününden sonra kurumuş dere yatağımda yürüyüş yapıyordum. Zihnimi boşaltmak ve stresten arındırmak için bir yola ihtiyacım vardı. Geçmişteki yazılarımda da yazmış olduğum gibi, yürüyüş yaptığım kuru dere yatağı benim için sihirle dolu bir yer. Aynı yerde 18 yıldır yürüyüş yapıyor olmak ve ayaklarımın yeryüzüyle derinden bağlantısını hissetmek benim için şifalandırıcı bir merhem. Ve yıllar boyunca, bana hem yolumda rehberlik eden hem de görünmeyenin gücü ve yaşamın büyüsünü anımsatan pek çok işaret aldım.  

Doğada yürüyüş yapabileceğim böylesine tanıdık bir yerim olmasa nasıl merkezimde kalırdım gerçekten bilemiyorum. Dostum haline gelen ağaçları ziyaret edebiliyorum, kızıl kritalimsi kayaları seyredebiliyor ve kuşların şarkılarını dinleyebiliyorum. Burası yalnızca mesajlar aldığım bir yer değil aynı zamanda da bir rahatlama yeri.

Santa Fe’de kuraklık var. Bildiğimiz gibi, gezegenin her yeri iklimdeki aşırı uçta değişimleri deneyimliyor.  Ve eğer yalnızca araştırmalara inanacak olursak, değişimler artacak. Hala dengeyi davet edebilme gücümüz olduğuna ve insan davranışlarının gezegen üzerindeki etkilerini değiştirebileceğimize inanıyorum.

Yürüyüş yaptığım sırada kuraklık ve bu arazinin kaderi ile ilgili olarak endişelenmeye başlamaya engel olamadım. Gelecek ile ilgili ve bu büyüleyici güzellikteki manzarada yürüme zevkini daha ne kadar sürdürübileceğim hakkında düşüncelerimin içinde kayboldum.

Ve sonra kendimi, zorlukları beslediğim yerden, manzaranın bana sunduğu armağanları takdir etmeye çektim. Algımı arazinin ilahi sağlığını görmeye doğru değiştirmem gerekti.  

 Algımızı değiştirmek ve yeryüzü ve yaşam ağındaki herşeyin ilahi sağlığını görmek üzerine daha önce de yazmıştım. Bunu yaparken hissedebildiğim fiziksel bir değişim olduğunu görüyorum.  Güçlüklere karşı arazinin sağlığını algıladığım zaman üçüncü gözümün açıldığını hissediyorum. Ve gizli görüşümle gördüğüm herşey değişiyor. Bu, yalnızca görüneni değil ama görünmeyeni de gören bir çift gözüm daha olması gibi. Bu diğer çift gözle ağaçlar, bitkiler ve tüm canlılardaki gücü görüyorum. Ve üçüncü gözümle görürken, yansıttığım herşeyi değiştirebiliyorum. Son derece hayret verici.

Geçtiğimiz birkaç ayda kendimi Doğanın İlahi Zekasına daha fazla teslimiyet içinde hissettim.  Tüm hücrelerimde Santa Fe’nin ruhunun ne yaptığını bildiğini hissediyorum. Onun arazinin değişimine ve şekillenmesine izin verişine güveniyorum. Rasyonel düzeyde, olup biten herşeyi anlayamıyorum. Fakat evrim sürecine güvenim ve inancım var.

Çevreyi korumak için eylemde bulunmayı sürdürmemiz gerekiyor. Fakat bunu spiritüel çalışmamızı güçlendirme ile harmanlamamız gerek.

Spiritüel çalışmamızın anahtar bölümlerinden biri de canlı olan herşeydeki güzellik, ilahi güç ve ışığa odaklanmak.

Çoğumuz ilahi olana dokunabilmek ile egosal durumlar olan endişe, korku ve öfke arasında gidip geliyoruz. 

Kendiniz ve dünya için olanlar hakkındaki algınızı değiştirmek için daha çok görünmez duyunuzu kullanmayı deneyin. Yeryüzüne ve dünyaya ışık yansıtmanızın yolu belki de benim yaptığım gibi, üçüncü gözünüze odaklanmak ve onu açmak olabilir.

Çünkü dünyanın bizim yansımamız olduğunu biliyoruz. Görünmez görüşünüzle yansıttığınızın görüntüsünü değiştirdiğinizde yaşamınızı ve yaşam ağına bağlı herşeyi değiştirmiş olursunuz.   


Üçüncü gözüm açık halde yürürken, şartlanmış zihin hakkında da derinlemesine düşündüm. Gelecek nesillerin sevgi ve ışığı bizden daha kolay algılayıp yansıtabileceğini merak ettim. Tüm güçlükler ve değişimlerin ortasında sevgi ve ışık için araç olmak için çok çalıştığımızı hissediyorum. 

Fakat gerçekten de bilinçte bir evrim olacak ve insanlar günlerini güzellik, ilahi ışık ve sevgiyi algılayarak geçirecekler mi? Bu tarz bir yaşamın meydana geldiğini genişlemiş algı duyumla kesin olarak görebiliyorum.

Şimdilik çalışmamızı yapıyor ve ilahi olanı deneyimlemek ile yalnızca zorlukları gördüğümüz ve korku, öfke ve üzüntü hallerine girdiğimiz dualite hali arasında gidip geliyoruz.

Bir arkadaşımla birlikte bir aplikasyon tasarımı üzerinde çalışıyorum. İlk versiyonunu test ediyorum ve iki saatte bir bana uyarı vermeye programlı bir cihazım var. Uyarıyı çan sesleri ile veriyor. Ve çan seslerini duyduğumda yapmam gereken şey, durup ne hakkında düşündüğüme bakmak.

Gün içinde çan seslerini duymayı sevdiğim zamanlar var. Ve cihaza haykırdığım ve onu duvara çarpmak istediğim zamanlar da mevcut. Günün stresi içinde kaybolduğumda durmak ve bilinç durumum hakkında düşünmek istemiyorum.

Kendimden emin olarak söyleyebilirim ki, bu sürekli uyarıya geçmiş yıllara göre çok daha olumlu tepki veriyorum. Spiritüel uygulamalarıma odaklanmamın hayatımı daha bilinçli yaşamamı sağladığını gerçekten anlayabiliyorum. Ve ışık ve sevginin enerjilerini beslemek için düşünce ve duygularımı yeniden çerçevelemem gerektiğinin bana anımsatılmasını istiyorum. Kendi hayatımda, tüm yaşamda ve yeryüzünde büyümesini istediğim enerjiler bunlar.  Ve büyümesini istediğiniz enerjileri beslemeniz gerekir.

Aynı zamanda farkediyorum ki alarm nedeniyle (hafif tabirle) huzursuz hissettiğimde hemen bakabileceğim  moralimi düzelten bir sözcük, cümle ya da fotoğraf  varsa huzursuzluğum yalnızca birkaç saniye sürüyor. Çevremde böyle görseller bulunması düşünce dizimi değiştirmeme gerçekten yardımcı oluyor.  

Bilincinizi değiştirecek sözcük, cümle veya bir fotoğrafı yanınızda bulundurmayı lütfen düşünün. Bunu gün boyunca yapmak önemli. Çünkü stresli zamanlarda algımızı ve bilincimizi değiştiremiyorsak, o zaman spiritüel çalışmamızın bize nasıl fayda sağladığını kendimize sormamız gerekir.

Günün bir bölümünü sevgi ve ışık yayarak, bir bölümünü de çalışma hayatında, yapmamız gereken ufak işleri yaparken ve gün içinde oradan oraya koştururken doğal olarak ortaya çıkan streslerden dolayı öfke durumuna geçerek geçiremeyiz. Yalnızca kendimize uygun zamanlarda spiritüel bir durumda olamayız. 

Uygulamanızı sürekli hale getirmek için yollar bulmanız önemli. Spiritüel çalışmama odaklanmamı sürdürmemi sağlayacak, görebileceğim birşeye sahip olmanın benim için son derece gerekli olduğunu farkettim.

Kendinizi sabote eden, engelleyici düşünceler ve hüsran yerine size, sevgi ve ışık yaymayı hatırlatan ve bunun için ilham veren, yanınızda taşıyabileceğiniz bir şey bulun.

Kullandığınız sözcükleri ve düşüncelerinizi sizi olumlu bir sonuca götürecek biçimde değiştirmeyi öğrendikçe uygulamanızın nasıl güçlendiğini ve istikrarlı hale geldiğini farkedin.

Spiritüel uygulamamızın bir bölümü yoğun kolektif enerjilerden temizlenmek için düzenli seremoniler yaratmayı içerir. Aralık 2012 Dönüşüm Haberleri’nde kendimizi ve kolektifi temizlemek için ağır bilinç durumlarını bir ışık kazanına bırakmayı önermiştim. 


Kolektifte inanılmaz miktarda korku, öfke ve hüsran mevcut. Kendi negatif enerjilerimizle besleyerek biz de bu kolektif enerjileri artırıyoruz. Ve parçası olduğumuz kolektif enerjiden de etkileniyoruz.

Bu ay, size veya kolektife hizmet etmeyen enerjilerden arınmak için bir seremoni üzerine meditasyon ya da şamanik yolculuk yapmak için zaman ayırın. 

Size hitap eden bir elementi kullanabilirsiniz. Eğer hava elementi size hitap ediyorsa, o zaman tütsü yakabilir ve kendinizi salıvermeniz gereken şeylerden arındırabilirsiniz. Lütfen salıverdiğiniz enerjileri niyetiniz ile sevgi ve ışığa dönüştürmeyi hatırlayın.

Eğer ateş size hitap ediyorsa, o zaman size hizmet etmeyen enerjileri bir şöminenin içinde yakacağınız ateşin alevlerine bırakabilirsiniz.  Ya da bir mumun alevine konsantre olabilir ve ateşin dönüştürülmesi gereken enerjileri dönüştürmesine izin verebilirsiniz. Ayrıca meditasyon ya da şamanik yolculuk yapabilir ve kendinizi arındırmak için olağan dışı alemlerde de bir ateş seremonisi yapabilirsiniz.

Dönüştürülmesi gereken enerjilerden kendinizi arındırmak için su kullanabilir ve suya akan bu enerjileri niyetle sevgi ve ışığa dönüştürebilirsiniz. 

Enerjiyi dönüştürürken, toprağa bırakmaya ihtiyaç hissetiklerinizi gömmek de çalışmak için bir yol. Onunla saygı ile onurlandırarak çalıştığınızda, toprak bu enerjileri verimli bir bir toprağa haline getirecektir.  

Sonraki adım ise dönüştürülmesi gereken ağır kolektif enerjileri temizlemek için meditasyon ya da şamanik yolculuk yapmak olacaktır. Bunu küresel bir topluluk halinde yaparken, pozitif değişimin gerçekleşebilmesi için eterlerde temiz bir alan yaratmış olacağız. Ve tüm düzeylerde daha rahat nefes alabileceğiz. 

Bu çeşit arınma seremonilerini düzenli olarak gerçekleştirmek için karar verin. Aynen kendimizi fiziksel olarak temizlediğimiz gibi spiritüel temizlik sürecine de düzenli olarak devam etmeliyiz. Böyle bir seremoninin spiritüel çalışmanızı ne kadar desteklediğini farkedin. Böyle enerjilerle tıkandığınızda spiritüel uygulamalarınızı sürdürmek zordur.


Dolunay 14 Mayıs’ta. İşe kendinizi spiritüel olarak temizleyerek başlayın. Transfigürasyon uygulamanızın derinliğini desteklemek için biraz hazırlık çalışması yapın. Yüzeysel biçimde çalışmak yaşam ağının sağlığına katkıda bulunmaz. Transfigüre olmak için yaşamınızın zorunlulukları ve olağan endişelerinizi geride bırabildiğiniz bir zamanı seçin.

Bilincinizi yükselten bir müzik dinlemek isteyebilirsiniz. Bazıları derin bir spiritüel durumu desteklemek için şarkı söylemeyi ya da dans etmeyi faydalı buluyor. Kendiniz için uygun olan yöntemi bulun.

Transfigüre olun ve ilahi olanın ışığını tüm hücrelerinize mas edin. Işığı içinize çekin. Işık yayın ki yeryüzünün içinde ve çevresinde aksın ve parlasın. Işık ağını sevgi ile besleyin. Parlak bir ışık ağını örerek oluşturmaya devam edelim.

Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başladıysanız lütfen ana sayfadaki “İnsanlardan Oluşan bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyunuz.



7 Nisan 2014 Pazartesi

DUYGULAR, DUYGULAR, DUYGULAR!


Simin Uysal 

Bir rüyayı anlamak için ilk ipucumuz DUYGULAR, DUYGULAR ve DUYGULAR dır.

Bir rüyanın niteliği ve rüyanın nasıl keşfedilmesi gerektiğine dair en iyi rehberlik, rüyadan hangi duygularla uyandığımızda saklı olabilir. Bu duygular bize rüyanın olumlu ya da olumsuz mu olduğunu, önem derecesini, kişisel olarak bize yakınlığını ya da uzakta bir yerlerde veya başka birine olan şeylerin yansıması mı olduklarını anlatır. İlk duygularımız  bunların yanında, rüyanın bedensel sağlığımız, gelecekte meydana gelebilecek olaylar ya da başka bir gerçekliğin deneyimine ait olduklarına dair yol gösterdikleri gibi rüyanın birebir ya da sembolik olarak okunması gerektiğine dair ipuçları da sunarlar. 

Rüya sırasındaki duygular da dikkate değer olmakla birlikte, ilk uyandığımızdaki duygular çok daha fazla yol göstericidir. Burada bahsettiğimiz duygular, rüyadan ilk uyanırken hissettiklerimiz, evdekilerle ya da yakın arkadaşlarımızla konuştuktan sonrakiler değil.

Konunun ne denli önemli olduğunu,  Osmanlı tarihinden bir örnekle anlatmak istiyorum. Aslı Niyazioğlu’nun “Aşık Çelebi ve Şairler Tezkiresi Üzerine Yazılar” adlı derlemesinde(1) Figani’nin rüyasının Karabalizade tarafından yanlış yorumlanmasına ilişkin harika bir makalesi mevcut. Makalenin konusu 1532 yılında veziri azam İbrahim Paşa tarafından idam ettirilen ünlü şair Figani. İbrahim Paşa’nın 1526 yılındaki Buda seferinden sonra üç tane heykeli getirtip sarayının bahçesine diktirmesinden sonra, “dünyaya iki İbrahim geldi. Birisi putları yıktı, diğeri dikti” diyen beyitin etrafta dolaşmaya başlaması ve Figani’ye atfedilmesi üzerine Figani yakalanıp asılır.  

Niyazioğlu’nun makalesinin kaynağı, Figani’nin biyografisini idamdan 30 yıl sonra yazan Aşık Çelebi (Meşairüş-Şuara).

Rüya, idamından üç gün önce, Karabalizade’nin evindeki neşeli bir toplantının sabahında Karabalizade’nin Figani’yi “gamlı fıstık gibi ağzını bıçaklar açmaz” halde bulması üzerine Figani tarafından felakete yorduğu bir rüya gördüğünü ve bu yüzden çok üzgün olduğunu söyleyerek anlatılıyor.  
 

Bu gece gördüm ki iskelede bir minare yapılmış; devlet sahiplerinin himmeti gibi yüksek ve aşığın ahının dumanına benzer. Teklif ettiler çıktım. O minarede ezan okudum ama içime bir korku geldi ki canımdan vaz geçtim.


Karabalizade rüyayı duyunca güler ve Figani’ye rüyasının hayır olduğunu ve “başka türlüsünün olanaksız olduğunu” söyler ve Figani’nin korku ve üzüntüsüne rağmen bunu bir atama rüyası, mekanı da Eminönü olarak yorumlar. Bu atamaya yardım etmek için hemen aynı gün Defterdar İskender Çelebi’ye gideceğini ve Figani için gümrük katipliği ataması alacağını, “böylece iskelede denize nazır gümrükte yiyip içerken vergi tahsil edip, sohbetler ile zevk ve neşeden yükselen sesin etrafa yayılsın, tabiri böyle vaki olsun” der.   
   
Burada Karabalizade Figani’nin rüyası hakkındaki korkusunu (ölüm korkusu ve aşıkların ahlarından yükselen yoğun ve uzun dumana benzettiği minare de dahil) dikkate almıyor. Dolayısıyla da, Figani’yi üç gün sonra apar topar Tahtakale’den götürülüp, dövülüp halka teşhir edildikten sonra Eminönü’ndeki balık pazarındaki idamına hazırlamak (engellemek demiyorum çünkü bir veziri azam birinin katline ferman verdiğinde engellenebileceğinden pek emin değilim) için hiçbir şey yapılamıyor.

Burada rüyayı görenin duygularına önem vermeyip sadece şekil üzerinde durması ile Karabalizade’nin yaptığı yanlışı görebiliyoruz. Karabalizade’nin şekilsel olarak “yüksek makama” yorduğu minare aslında Figani’nin Eminönü’ndeki darağacının bir görüntüsü ve bize ipucunu da yine Figani’nin rüyası hakkındaki güçlü duyguları veriyor.


Kaynak

1. “Rüyaların Söyledikleri”, Aslı Niyazioğlu. “Aşık Çelebi ve Şairler Tezkiresi Üzerine Yazılar”. Derleyenler: Hatice Aynur, Asli Niyazioğlu. Koç Üniversitesi Yayınları

Dönüşüm Haberleri Nisan 2014

Sandra Ingerman                        

Dünyanın pek çok yerindeki okuyuculardan Dönüşüm Haberleri Mart sayısı hakkında harika geribildirimler aldım.

Bilgisayarın karşısında oturmuş yazıyı yazarken derin ve güçlü ve birşey meydana çıktı.

Yıllar boyunca burada yazdığım yazıların enerjisini izlemek ilginç oldu. Bu köşeyi yazmaya 1998 yılında başladım. Paylaşabileceğim herşeyi paylaştığım ve söylemek istediğim herşeyi söylemiş olduğumu hissettiğim aylar oldu. 

Yıllar önce bu duygumu Dönüşüm Haberleri’nin bir sayısında paylaştım. Daha fazla söyleyecek birşeyim olduğundan artık emin olmadığımı yazdıktan sonra  epeyce tepki aldım. Postaneye mektuplarımı almaya gittiğim izleyen haftalar boyunca posta kutum hep doluydu. Dünyanın her köşesinden okuyucular, köşemi yazmaya devam etmemi rica ediyorlardı. Ben de sevinçle devam ettim.  

Herhangi bir ayın yazısını yazmak için kendimi zorladığımı asla hissetmedim. Fakat benden akan enerjilerin nasıl değiştiğini fark ediyorum. Okyanusun dalgaları gibi, bazıları denize akıyor ve sular sakin. Bazı dalgalar güçlü biçimde yükseliyor ve kıyıya çarpıyorlar. Bazı yazılarımda geçmişteki paylaşımlar üzerinde düşünmeye davet ettim. Ve bazı yazılar da bizi ayağa kalkıp, çalışmamızı yapmaya davet eden daha coşkun bir enerjiye sahip. Bir döngüyü tamamlamaya çalışarak, daha önce yazmış olduklarımı yenilediğim yazılar da var. 

Geçen ay yazdıklarım üzerine derinlemesine düşündüm. Bu beni insanlığın davranışlarını yönlendiren özü incelemeye götürdü. İnanıyorum ki, çekirdek konu SEVGİ.
Hepimiz çocukluğumuz ve nasıl yetiştirildiğimiz ile ilgili çok çeşitli anılara sahibiz. Sizi seven ebeveynlere sahip olduğunuzu hissetseniz de hissetmeseniz de, yine de yaralarıız ve travmalarınız mevcut. Bu yara ve travmaların bazıları bir ebeveynin tacizkar davranışları ile yaratıldı. Fakat çoğumuz otorite figürleri ve toplumla etkileşimimiz yoluyla bir düzeyde yaralandık.

Çoğu insanın yetiştirilişinin özünde koşulsuz sevgi yoktu. Bize yüklenen bazı gerçekdışı beklentiler ile büyütüldük. Bize kim olduğumuz ve hayatta ne yapmamız ve neleri başarmamız gerektiği söylendi. 

Pek çok insan için, çocukluklarından gelen bu yaralar, yaşamın baskısı ve gerçekten olduğumuz kimse için sevilmeme duygusuyla başedilmek için sağlıksız örüntüler ve davranışlar yarattı. Bazıları hizmete adanmış bir hayatı seçer ve diğerlerine yardım etmeye çalışır. Bunun yanında diğerleri güç kazanmaya ve maddesel düzeyde birikim yapar. Altta yatan ise kabul edilme, onurlandırılma ve sevilme arzusudur. Fakat bu arzu, çocuk olarak alamadığımız koşulsuz sevginin yokluğu nedeniyle ortaya çıkan duygusal sorunların altında gömülü olarak kalır. 

Kendimizi yeniden bulmalıyız. Bununla sizin için formel bir soul retrieval seremonisi (şamanik uygulamacının olağan dışı gerçekliğe yolculuk ederek danışanın kayıp enerjisini bulup ona geri getirmesi) yapılması gerektiğini kastetmiyorum. Yine de çocukluğunda travma yaşamış ve yaralanmış pek çok kişi, bir soul retrievaldan büyük fayda görebilir.  

Konu sevgiyle dolu ruhla dolu bir hayatı nasıl yaşayabileceğimiz. 

Ebeveynleriniz, otorite figürleri ve toplum size hep bir kimlik yansıttıklarından dolayı, doğada tek başına zaman geçirmek ve meditasyon ve şamanik yolculuk yaparak kendinize “Şartlandırmaların ötesinde ben kimim?” diye sormak önemli.  Ve size yansıtılmış olan kimlik, ruhunuzun gerçek doğası ile uyumlu değilse sevgi ve kabulü aramaya devam edeceksiniz. Size yansıtılanları kabul etmiş ve diğerlerinin beklentilerini karşılayacağınız bir hayatı yaratmış olabilirsiniz. Ruhunuzun amacı için gerçek bir anlam ifade etmeyen bir hayatta kısılıp kalmış olabilirsiniz. Oysa ki tüm istediğiniz yalnızca kim olduğunuz için gerçekten sevilmek.

Üzerinize yansıtılanların ötesinde kim olduğunzu ve ruhunuzun gerçek doğasını yalnızca siz bilebilirsiniz. Hepimiz için kendimizi yeniden bulma zamanıdır.

Yıllar süresince sizi yaratıcınız ya da evrenin yaratıcı güçleri hakkında öğrenmek amacıyla meditasyon veya şamanik yolculuk yapmanız için yönlendirdim. Bizimki gibi bir grup için yazmak dikkat istiyor zira hepimizin kendi dini ve spiritüel inançları için kullandığı belirli sözcükler var. İnancınıza uygun olan terimi bulmalısınız – Tanrı, kutsal tanrıça, evrenin yaratıcı gücü ya da inançlarınıza uygun sözcük hangisi ise.

Yaratıcınız ile tanışma ve yaradılış öykünüzü öğrenme uygulamasını Yeryüzü için Şifa ve 2000 yılından beri yazdığım kitapların çoğunda paylaştım.

Bu uygulamayı paylaşmayı sürdürüyorum zira bunun birlik bilincini tüm duyusal algımızla deneyimlemek ve koşulsuz sevginin aracı olmak için anahtar bir uygulama olduğunu düşünüyorum.  Çünkü yaratıcımızla olan birliği ve yaratılmış olduğumuz sevgiyi hücrelerimizde deneyimleyemezsek, bu spiritüel bilgiler zihinsel bir anlayış halinden öteye geçmez. Ve spiritüel ilkelere dair zihinsel bir anlayış, hiçbir güç taşımaz. Onları hücrelerimzde hissetmeli ve yaşamalıyız.   

Tekrar etmenizi istediğim uygulama, yaradılışınıza katılmış olan sevgiyi hücrelerinize tümüyle mas etmek için meditasyon ya da şamanik yolculuk yapmanız. Bunu daha önce de beraberce yapmıştık. Fakat bu uygulamanın tekrar tekrar yapılması gerekiyor. Bu uygulamayı tekrar ederken bu deneyimle oluşan şifa hücrelerinzde daha derinlere iner. Bu uygulama, tek başına bile, geçmiş yaralarınızı iyileştiren güçlü bir merhem olabilir. Çünkü gerçek şifanın kaynağı koşulsuz sevgidir.

Genişlemiş bir bilinç haline ulaşmanıza yardımcı olan bir meditasyon müziği dinleyebilirsiniz. Ve niyetinizi yaratıcınızın enerjisiyle buluşmak ve yaradılışınıza katılan koşulsuz sevgiyi duyusal ayrımsama olarak deneyimlemek olarak belirleyin. Bunun anlamı, böyle bir sevgi ile dolduğunuz ve onunla sarmalandığınızda kalp atışınızın nasıl değiştiğini hissetmek. Cildinizin sıcaklığını farkedin. Bedeninizden akan enerjiyi hissedin. Ellerinizin, el ve ayak parmaklarınızın karıncalanıp karıncalamadığını farkedin. 

Kendinizi ışığa bırakın ve ışığı hücrelerinize absorbe edin. Yaratıcınızla ve yaşam ağındaki herşeyle birlik hissini deneyimleyin.

Kendinizi hazır hissettiğinizde bilincinizi içinde bulunduğunuz odaya geri döndürün. Birkaç derin nefes aldıktan sonra gözlerinizi açın. Renkleri ve gördüğünüz güzel imajları için. Bedeninizdeki hisleri hissedin. Size şarkı söyleyen doğayı dinleyin. Derin bir nefes alın ve havadaki kokuları koklayın. Hazır olduğunuzda birşeyler yiyin ve gerçekten taze ve sağlıklı bir tat alın. Tat alma duyunuzun nasıl yeniden canlandığını farkedin. Biraz su için ve ağzınızdan ve boğazınızdan geçerken suyun tatlı yumuşak tadına varın. Çevrenizdeki yumuşak şeylere dokunun ve elleriniz ve parmaklarınızdaki hisleri farkedin. Duyularınızın nasıl daha canlı olduğunu farkedin. 

Yaratıcınızın koşulsuz sevgisini deneyimlemeyi ve içinize çekmeyi sürdürdüğünüzde, kendinize ve diğerlerine olan davranışınızı değiştirmek isteyeceksiniz. Bu uygulamayı tekrarlamayı sürdürdükçe dünyada sevgi için daha büyük bir araç olabilmek için kalbinizin genişlediğini fark edeceksiniz.

Geçmişte sizi atalarınızla bağlantı kurmanız için teşvik etmiştim. Bunu meditasyon ya da şamanik yolculukla yapabilirsiniz. Atalarımızın davranışlarına dair tatsız anılarımız olabilir. Fakat şimdi aşkın alemlerde ve Kaynak ile birlikteler. Onların sevgi dolu enerjisi size şifa, sevgi ve destek sağlayabilir.  Çümkü atalarınız sizin sağlık ve esenliğinizi gözetiyorlar. Aamaçlarınızı ve hayallerinizi gerçekleştirmenizde başarılı olmanız için gerekli olan enerji desteği sağlamak istiyorlar. Sizi sevip desteklemelerine izin verin. 

Evet, insanlığın kolektif olarak birbirine ve yaşam ağına olan davranışlarında bir değişikliğe ihtiyaç var. Koşulsuz olarak sevildiğimizi hissetmek, doğal olarak davranışımızı değiştirir. 

Aynı zamanda da, spiritüel bir topluluk olarak bizim de egonun yerine ruhun yolundan yürüme köprüsünü geçmemiz önemli. 

Hem Yeryüzü için Şifa çalışması hem de diğer spiritüel öğretilerin önemli ilkelerinden biri de dışımızdaki dünyanın içsel durumumuzun bir yansıması olduğudur. 


Spiritüel düzeyde, içsel bilinç durumumuzda neyin dönüştürülmesi gerektiğini incelemeye devam etmeliyiz. Bu, nasıl düşündüğünüz, kullandığınız sözcükler, kendinize anlattığınız öyküler ve dünyaya gönderdiğiniz enerji ile ilgili. Dışımıza yansıyacak sağlıklı ve güzel bir içsel manzara yaratmalıyız.


Neville’in öğretilerinin Yeryüzü için Şifa kitabımı yazdığım sırada benim için çok güçlü etkileri olduğunu çoğunuz biliyorsunuz. Neville’in öğretileri bana ilham veriyor ve kendime zarar veren ve sabote eden düşünce ve inançlarıın bazılarını dönüştürmeme yardımcı oluyor.


Neville’in yahoo grubunda kısa zaman önce aşağıdaki sözler paylaşıldı. Bu sözler, Neville’in 17/11/1967’de verdiği “İnsanın Özü” dersinden. Üyesi olduğum yahoo grubunun adresi:

https://groups.yahoo.com/neo/groups/nevillequotes/info.


Aşağıdaki öğretinin üzerine bir süre oturup düşünmek isteyebilirsiniz.


“Eğer senin içinde olmasam, bu rüya gerçek olmazdı. Eğer dünyadaki herşey benim içimdeyse, o zaman senin dünyandaki herşey senin içinde. Ve eğer senin dünyandaysam, o zaman senin içindeyim.” 


Dolunay 15 Nisan’da. Bu tarihte aynı zamanda bir de tam ay tutulması olacak. Haydi spiritüel bir topluluk olarak, yaşam ağındaki herşeye sevgimizi ifade etmek için biraraya gelelim. Gün içinde, kendinizi tamamen transfigürasyon uygulamanıza verebileceğiniz en iyi zamanı bulun. Hazırlık çalışmanızı yapın. Yaratıcınızın sevgisini deneyimleyin ve bu sevgiyi hücrelerinize doldurun. Kendi ilahi ışığınıza dönüşün. Birlik ruhu içinde, sizin ışığınız çemberimizdeki herkesin ışıklarıyla birlikte dans etmeye başlayacak. Haydi hep birlikte parlak, ışıltılı bir ışığını yeryüzünün çevresinde ve içinde örelim. Kalbinizin sevgiyle attığını hissedin. Işığınızın kolaylıkla hücrelerinizden yayıldığını hissedin. Işığınızı, yeryüzün, elementlerin ve çemberimiz de dahil yaşam ağındaki herşeyin ışığıyla birlikte örün.


Dönüşüm Haberleri’ni okumaya yeni başladıysanız, lütfen ana sayfadan “İnsanlardan Oluşan bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyunuz.