29 Temmuz 2013 Pazartesi

Dönüşüm Haberleri Ağustos 2013

Dönüşüm Haberleri Ağustos 2013                 

Sandra Ingerman

Atölye çalışmalarımda eğitim verirken şamanların kullandıkları şifa metotlarının ardında bir sihir olduğunu vurguluyorum. Günümüz uygulamacıları metodun ardındaki şifalandırıcı enerji ve güç yerine bir şifa metodunun aşamalarına odaklanlandıklarından, şamanik şifanın çoğu potansiyelinin yitirildiğini güçlü bir şekilde hissediyorum

Şamanlar daima genişlemiş bilinç durumlarına ulaşmışlardır. Bu bilinç durumlarına topluluktaki yaşlılar tarafından yaratılmış inisiyasyonlar ya da kaderin kendisi sayesinde ulaşılmış olabilir. Genişlemiş bilinç durumlarına geçmişte de şimdi de oruç, vizyon arama (vision quest) ve/veya vizyon bitkileri ile çalışarak ulaşılmaktadır. Pek çok şaman, şamanizmi bir aile üyesinden öğrendikleri için ata ruhlarının enerjilerini de taşırlar. Onlara öğretilen şey uygulanacak seremoni aşamalarının çok ötesindedir.  Öğretiyle birlikte atasal enerjinin de transferi de mevcuttur.

Çalışmada şifayı ve dönüşümü yaratan şey metot ve seremoniler yoluyla olmamıştır. Şamanın iletmiş olduğu, metotlar ve genişlemiş enerjilerin ardındaki enerji yani formsuz enerjilerdi.

Transfigüre (şekil değiştirme) duruma girdiğimizde formsuz enerjilerle birlikte çalışmaktayız. Fakat görüyorum ki çoğumuz gerekli hazırlık çalışmasını yapmadan transfigüre olarak formsuz enerjilerle çalışmaya kalkışıyor. Bu konu üzerine daha önce de yazmıştım.

Fakat bu zamanlarda gerekli ve mümkün olan bu çalışmanın gücünü sınırladığımızı hissettiğim için yeniden bahsediyorum. Zamanlama konusuna ve çalışmanın sonucuna teslimiyet içindeyim. Aynı zamanda da inanıyorum ki, sorgulamaya başlamalı ve her birimizin içinde uzanan ruhun derin kuyusuna gerçekten inip inmediğimizi kendilerimize sormalıyız.

Yalnızca faaliyetlerimizi kısa süre için durdurup, zihinsel bir durumdan “Şimdi ışıktan bir varlık olarak dünyaya sevgi ve ışık yayıyorum” mu diyoruz? Varlığımızla gerçekten şifalandıracak biçimde genişlemiş bir farkındalık durumuna geçiyor muyuz? Ya da bu prensip bizim için yalnızca zihinsel bir kavramdan mı ibaret?

Dansetmeyi sürdürdüğümüz paradoks, dünyada işlev görebilirken aynı zamanda da spiritüel çalışmamıza derin bir biçimde dalmaktır. Spiritüel seremonilerimizi uygulamanın yapay yönlerinden uzaklaşmalıyız. Doğallıkla dönüştüren bir varoluş haline gelmeliyiz.

Gündelik yaşama öylesine kapılıyoruz ki çoğumuz zamanı olmadığını söylüyor. Spiritüel çalışmamızı öncelik haline getirecek yollar bulmalıyız. Bunu kendimiz, tüm yaşam ve gezegen için yapmalıyız.

Bu ay biraz zaman ayırarak, çalışmanızı uygularken gerçek genişlemiş bilinç durumlarına ulaşmak için zaman yaratabileceğiniz yollar üzerine yolculuk veya meditasyon yapın. Bunun için uzun bir vizyon arayışına gitmenize veya oruç tutmanıza gerek yok. Ve vizyon bitkilerini kullanmanızı da önermiyorum. Fakat düşüncelerle dolu olan olağan bilincinizden sınırsız olasılıklarla dolu ruh alemine kapı açan bir bilince geçmek için gerekli olan hazırlık çalışmasını yapmak için bazı fedakarlıklar yapmanız gerekir.

Geçmiş yazılarda doğada yürümek veya oturmak için zaman ayırmanın bu kapıyı nasıl açabileceğini paylaştım. Şarkı söylemek ve dans etmek de aynı şekilde yardımcı olacaktır.

Dönüşüm Haberlerinin pek çok sayısında kendi yaradılış öykünüzü ve yaratıcınızın – Tanrı, tanrıça, Kaynak, evrenin gücü, vs. - doğasını öğrenme konusunda çalışmanız için sizi cesaretlendirdim. Hepimizin yaratıcının kendi kişisel inançlarımıza uygun olan adını bulmalıyız.

Bu uygulamayı vurgulamamın nedeni, kutsal olanla ilgili bir hissimiz olmadığında onunla tamamen birleşmemizin de mümkün olamayacağı. Bu, bizim için yalnızca zihinsel bir kavram olan birşeyle birleşmenin uygulamanın gücünü kaybettireceği konusuna dayanıyor.

Geçmişte paylaşmış olduğum egzersizlerde, sizlerden kişisel yaradılış öykünüz üzerine yolculuk veya meditasyon yapmanızı istemiştim. Yaratıcınızla tanışmanızı ve ayrıca yaradılışınıza katılmış koşulsuz sevgiyi deneyimlemenizi ve absorbe etmenizi istemiştim.

Uzun yıllar önce rüyazaman öğretmenim olan İsis, “sevgi dolu bir yaratıcı seni korku ve yetersizlikle mi yoksa sevinç ve bollukla mı programlar?” sorusu üzerine derinlemesine düşünmem için beni teşvik etmişti.

Benden bir bahçede korku programlanmış bir tohumu hayal etmemi istedi. Ne yetişir?
Yetersizlik programlanmış bir tohumu hayal et. Ne yetişir?
Sevinç ve bolluk programlanmış bir tohumu hayal et. Ne yetişir?
  
Çoğumuz için temel olan korku ve herşey ondan yapılanıyor ve ondan kaynaklanıyor.

Ancak yaratılışımıza verilmiş olan sevgiyi varlığımızın tüm hücrelerinde deneyimleyebildiğimiz zaman sevgi, sevinç ve sağlık ile bolluğu yaratma bilgisi ile programlanmış olduğumuzu deneyimlemeye başlayabiliriz.

Bu ay, sizden bu uygulamayı biraz daha derinleştirmenizi rica edeceğim.

Bir müzik çalın ve yaratıcınızla tanışmayı isteyin. Yaratılışın nedenleri ve nasıllarını anlamaya çalışmadan ve herhangi bir form olmadan yaradılışın saf enerjisini deneyimleyin. Yalnızca yaratılışın enerjisini deneyimleyin.

Daha sonra enerjiyi fiziksel dünyaya getirin. Boya kalemleri kullanabilir ve enerjinin renkle gelmesine izin verebilirsiniz. Enerjiyi dünyaya şarkı söyleyerek ya da dans ederek de taşıyabilirsiniz. Enerjiyi taşımak için herhangi bir el işini kullanabilirsiniz. Yemek pişirin ve enerjinin yemeğinizi dönüştürmesine izin verin.

Geçen ay atalarınızın soy çizgisinin enerjisini deneyimlemenizi istediğimde benzer birşey yapmıştık. Bu ay ise yaratılışın saf enerjisini deneyimlemenizi istiyorum.

Bu sınırsız ve bereketli enerjiyi getirebildiğiniz zaman çalıştığınız metotlar, teknikler ve uygulamaların ardındaki enerjinin sihrini deneyimleyebileceksiniz.

Dünyada bir fark yaratacak insanlar haline gelebilmemiz için spiritüel uygulamalarınızı yaşamınıza köprülemeniz konusunda sizi her ay teşvik ediyorum.

Yapmakta olduğumuz herşey için kendimizi onurlandırmayı hatırlamalıyız. Yaşamlarımızda geçirmiş olduğumuz herşeyin bizi şu anda olduğumuz kimse haline getirmiş olduğunu kabul etmeliyiz.

Haydi kalplerimizi birleştirelim ve spiritüel bir topluluk olarak yapmakta olduğumuz muhteşem çalışmaları kabul edelim. Tüm yaşam ve gezegen için sıradışı çalışmalar yaptık.

Geçen ay The Shaman’s Toolkit (Şamanın Araç Takımı) adlı kitabımın satışta olduğunu duyurmuştum. İnsanlara bu kitabın How to Thrive in Changing Times (Değişen Zamanlarda Nasıl Gelişmeli) adlı kitabın aynısı olduğunu anlatmak için çok fazla odaklanmıştım. Spiritüel topluluğumun zaten kendilerinde var olan bir kitabı alarak hayal kırıklığına uğramalarını istemiyordum.

Bu kitabın gücünden bahsetmek isterim. Zira çoğunuzun okumamış olduğuna eminim.

Dünya değiştikçe ve yaşam yoğunlaştıkça umutlu olma durumunu sağlamak için araçlarla dolu olduğundan bu kitabı gerçekten seviyorum. Kendiniz, tüm yaşam ve yeryüzü için yaşamak istediğiniz dünyayı yaratabilmeniz için zamanını doldurmuş olabilecek inançlarınızı değiştirebilmeniz için uygulamalarla dolu.  

Bu kitabı şamanik olmayan topluluğa hitaben yazdığım için kitabın dili tüm inançlara uygun ve uygulamalarla çalışmak da, daha önceden hiçbir spiritüel uygulama yapmamış bile olsanız, kolay.   

Geçen ay yazdığım gibi umutlu olma halini sürdürmek ve kendiniz ve gezegen için en iyisini nasıl yansıtacağınızı öğrenmek önemli. Olumlu değişimler yaratmak için enerjilerimizi biraraya getirmenin yolu spiritüel olarak çalışmak.

Eğer How to Thrive in Changing Times (Değişen Zamanlarda Nasıl Gelişmeli) okumadıysanız, The Shaman’s Toolkit (Şamanın Araç Takımı) okumanızı öneriyorum.

Dolunay 20 Ağustos’ta. Hazırlığınızı yapın ve içinizdeki ilahi ışık ve sevginin sınırsız enerjisini deneyimlemek için olağan bilinç durumunuzdan çıkın. Siz ilahi ışık ve sevgisiniz. Bu ışığınızı ışık ağı boyunca yayın. Yeryüzünün içini ve çevresini bu ışıkla besleyin. Aynı uygulamayı yapan binlercesine katılın.   

Dönüşüm Haberlerini okumaya yeni başladıysanız, dolunay seremonimizin detayları için lütfen “İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak” yazısını okuyun.

Dışarıdaki işlerimi yapmak evden için çıktığımda yolum dışarıya ilham verici yazılar asan bir kilisenin önünden geçiyor.

Bazen bana gerçekten ilham veren bir yazı astıklarını görüyorum.

Bu ay yazıları şöyle diyor:

Eğer gününüz dualarla örülmüşse, çözülüp dağılma ihtimali düşük olur.

Haydi günlerimizi en derinimizden gelen dualar ve spiritüel çalışmamızla örelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder