3 Ağustos 2013 Cumartesi

Yeryüzü için Şifa

Yeryüzü için Şifa  

Sandra Ingerman

Nehirler bana daima yaşamın sihrini hatırlatır. Nehirlere olan sevgim nehir kirliliğinin geri dönüştürülebilir olup olmadığını ve daha geniş bir düzeyde de tüm çevre kirliliğinin geri döndürülmesi konusunu merak etmeme yol açtı.

1978 yılında San Francisco State University’nin Deniz Biyolojisi bölümünden mezun oldum. Nehir kirliliğini geri döndürme konusundaki merakım beni biyoloji konusunda master başvurusu yapmaya yönlendirdi. Tezim nehir kirliliğini geri döndürmek konusunda olacaktı. Başvurmuş olduğum okul tez önerim konusunda heyecanlıydı ve ben de bu konuyu keşfetmek için bilimsel yoldan yürümeye hazırlanıyor gibi görünüyordum.

O zaman farkına vardım ki, bilim alanında çalışmayı istemiyordum. California Asya Çalışmaları Enstitüsü’ne (şu anki ismi California Integral Çalışmalar Enstitüsü) kayıt oldum ve psikolojik danışmanlık konusunda master derecesi için çalışmalara başladım.

Orada okurken şamanik yolculuk üzerine bir ders aldım. Şamanizm, geçmişi en az 40,000 yıla dayanan, insanlığın ilk spiritüel uygulaması. Bazı antropologlar, şamanizmin geçmişinin 100,000 yıldan geriye gittiğine inanıyor. Şamanizmde temel metot şamanik yolculuk. Şamanik yolculuk, olağan dışı gerçekliğe seyahat ederek ve yardımcı ruhlarla, şefkatli ruhlarla çalışarak  doğrudan esin yoluyla sorulara cevap ve şifa yardımı almak için spiritüel bilgiye ulaşmanın bir yolu.

Şamanizmi uygulamaya 1980’de başladım ve kişisel uygulamam beni ruhlarla birlikte çevre kirliliğine geri döndürme yollarını keşfetmeye yönlendirdi. Bu konuda yirmi yıl boyunca yaptığım yolculuklarda almış olduğum en önemli mesajlardan bir tanesi dünyamızı ve çevremizi ne yaptığımızın değil kim olduğumuzun değiştireceği idi.  İçteki uyum dıştaki uyumu yaratır. Yani gerçek çalışma, düşünce, tavır ve inanç sistemlerimizi değiştirmeyi öğrenmek. İçsel durumumuz dış dünyadan bize geri yansıdığından dolayı, içsel durumumuzu değiştirebilmek için gerçekte “ruhun simyası” ile çalışmamız gerekir. Bu büyük bir çalışmadır ve gündelik olarak ve gün boyunca sürdüreceğimiz spiritüel uygulamalara bağlılık gerektirir.

İncil, Kabala ve farklı Taocu, Hindu, yogik, simya, Mısır ve şamanik çalışmaların öykülerinde bir zamanlar mucizelerin gündelik olaylar olduğundan bahsedilir.  Antik kültürler, mistikler ve azizlerin mucizeleri nasıl gerçekleştirdiğine dair ipuçları için farklı spiritüel gelenekleri araştırdım. Mucizeler hakkında okumaya devam ederken tüm mucizelerin parçası olan formülün öğeleri de şekillenmeye başladı. Bana gelmiş olan formül bir hologram. Öğeler ayrı ayrı iken değil ama hep birlikte dönüşüm yaratıyor.  Dönüşümü, bir maddenin doğasını değiştirebilmek anlamında kullanıyorum. Çevresel değişimi etkileme çalışması toksik maddelerin nötr maddelere nasıl dönüştürülebileceğidir.    

Varmış olduğum formül, niyet + birlik + sevgi + odak + konsantrasyon + uyum + imajinasyon = dönüşüm.

Tüm mucizelerin gerçekleşmesi için neyin olmasını istediğimize dair güçlü bir niyetimiz olmalı. Niyet eylemi yaratır. Bu konsantrasyon içerir. Spiritüel uygulamanın başarının anahtarlarından biri konsantre olabilme becerisidir. Ayrıca, odağımızı kısa ve uzun vadeli amaçlarımız üzerinde tutabilmek de önemli.

Tüm mucizeler ilahi güçle bir olmayı içerir. İncil’de İsa adımla yarat dediğinde bunun gerçek Aramice çevirisi Tanrı’yı bilmek ve Tanrı gibi şifalandırmaktır. Bunun anlamı yaşamın yaratıcı gücüyle bir olmanın gerçek şifanın oluşması için şart oluşudur. Hindistan’da bir guru olan Sai Baba, mucizevi eylemleri ve şifa becerileri ile tanınır. Sai Baba der ki: “Aramızdaki tek fark, benim kim olduğumu biliyor ve senin bilmiyor olman” (kendisinin ilahi olduğu anlamında). Bunlar farklı mistiklerin birlik hakkında söylediklerine dair yalnızca birer örnek.

Sevgi, yalnızca sevginin şifalandırmasından dolayı, tüm mucizeler için gereklidir. Teknikler şifalandırmaz. Açık bir kalbin olduğu yerde mucizevi ve sihirli enerjiyi getirecek olan enerji mevcuttur. Sevgi en büyük dönüşümü yaratır.

Uyumdan, simya uygulamasındaki içteki uyumun dişarıdaki uyumu yaratacağı şekliyle bahsemiştim. Uyumsuzluk hastalığı yaratır; uyum güzellik  ve sağlığı yaratır

İmajinasyon da dönüşüm mucizesini gerçekleştirmede diğer bir anahtar zira saf, temiz ve de tüm yaşamı destekleyen bir çevreyi tasavvur edebilmemiz gerekiyor. Amerikalı bir astrolog olan Caroline Casey diyor ki: “Hayal gücü gerçeklik treninin yol alacağı rayları döşer.” Hayal gücümüzle dünyamızı şekillendirme yeteneğine sahibiz.

Bu formüle ek olarak hatırlanması gereken diğer prensipler de var. Algımızı değiştirdikçe gerçekliğimizi değiştiririz. Temiz bir çevre gerçekliğini yaratmak için algımızı değiştirirken herşeydeki güzelliği görebilmemiz gerekiyor. Herşeyin içindeki güzelliği görebilmemiz içinse takdir ve şükran hali içinde yaşamalıyız.

Çalışmanın iki aşaması bulunuyor.  Bir beden, düşüncelerimiz ve geçmiş deneyimlerimizden fazlası olduğumuzu fark etmeyi öğrenmek çalışmanın bir aşaması. Biz ruhsal ışığız ve her zaman ilahiyiz.

Ayrı değiliz fakat tek bir kaynağa ve yaşam ağına bağlıyız. Yere düşüp, kendisinin gövdeden bağımsız bir yaşamı olduğunu düşünen bir parmağı hayal edin. Bugün olan da bu. İnsanoğlu, orijinal yaşam kaynağıyla bağlantısını unutmuş, ayrı parmaklar  gibi hareket ediyor.

Egosal durum içindeyken kendimizi birbirimizden ve yaşamın geri kalanından ayrı olarak algılıyoruz. Yaşamdaki olaylar ve diğerleriyle ilişkilerimiz negatif düşünce ve duyguları tetikliyor. İnsan olarak, duygu ve düşüncelerimizi kabul etmemiz önemli. Düşünce ve duygularımızın ardında diğerlerine ve çevreye gönderebileceğimiz enerji olduğunu kabul etmemiz de önemli.  Şamanist kültürlerde öfkeyi ifade etmek ile öfkeyi göndermek arasında fark olduğu bilinir.

Çeşitli duygu ve düşüncelere sahip olmak sağlıklıdır. Yapmamız gereken çalışma, düşünce ve duygularımızın ardındaki enerjiyi sevgi ve ışığa nasıl dönüştürebileceğimizi öğrenmek. Bu şekilde, duygularımızı derinden hisseder fakat bunu yaparken zarar vermemiş oluruz.

Tüm antik kültürlerdeki gibi, sözcüklerin titreşim olduklarını yeniden anlamalıyız. Ve sesli olarak konuştuğumuzda evrene, diğerleri ve kendimizde ortaya çıkacak olan bir titreşim göndeririz.

Çocukken abrakadabra dediğinizi hatırlarsınız. Bu aslında Aramice “abraq ad habra”dır ve birebir çevirisi de “Konuştukça yaratacağım”dır.

Çalışmanın ikinci aşaması, topluluk olarak biraraya gelerek yaratmış olduğumuz kirliliği geri çevirmek için seremoniler yapmak.

Yeryüzü için Şifa: Kişisel ve Çevresel Toksinleri Nasıl Dönüştürmeli adlı kitabım yukarıdaki materyalin detaylarını içeriyor. Kitabı yazdıktan sonra, yazmış olduğum uygulamaların toksinleri gerçekten dönüştürüp dönüştürmediğini kontrol etmek için bazı bilimsel deneylere başladım.

Deiyonize suyu (içinde mineral bulunmayan saf su) çevremizde yaygın olarak bulunan amonyum hidroksit ile özellikle kirleterek çalıştım. Amonyum hidroksit güçlü bir baz olduğundan, varlığını pH kağıdıyla kontrol etmek kolay. Bu noktada öğrencim olan pek çok grupla birlikte çalıştım. Yazmış olduğum prensipleri kullanarak çalışma yaptığım her grupta, suyun pH değeri nötre doğru 1 ila 3 arasında azaldı. Günlerce hazırlık yaptık ama seremoni çalışmasına bir kere başladığımızda suyun değişmesi için yaklaşık 15-20 dakika yeterli oldu. Bilimsel bakış açısıyla bu imkansız olarak görülürdü.

Bu ilk deneylerden itibaren Kirlian etkisini temel alan bir gaz boşaltım görüntü kamerası kullanmaya başladım. Artık çemberimizde varolan maddelerdeki enerji değişimlerinin fotoğraflarını çekebiliyoruz. Çemberimizde su dışında şeftali, yoldan aldığımız bir miktar toprak ve biraz peynirli kraker de kullandık. Çekmiş olduğumuz fotoğrafları görmek için lütfen www.medicinefortheearth.com adresine giderek, results (sonuçlar) butonuna tıklayınız.

Seremonilerimizde çevreyi manipüle etmeye çalışmamış olduğumuz, not edilmesi gerekli önemli bir nokta. Çemberimizin sunağındaki maddelere odaklanmadık. Dış dünyanın içimizde yaptığımız değişimleri bize yansıtacağı anlayışıyla kendimizi değiştiriyoruz. Bu algı biçimi, antik ve ezoterik olan “aşağısı yukarısı gibidir; dışarısı içerisi gibidir” prensibine dayanıyor.  

Simyacılar gerçekte kurşunu altına dönüştürmemişlerdir. Simya uygulaması kurşun bilinci altın ışıklı bilince dönüştürmekle ilgilidir. Bilincimizi değiştirmeye ve içimizdeki ışıkla bağlantıya geçmeye başladığımızda dışımızdaki dünyada büyük değişiklikler meydana getiririz. Dünyayı değiştiren yaptığımız değil olduğumuz şeydir.

Tüm yaşam ışıktır. Hepimiz ışığız. Bunu hatırladığımızda dışsal çevredeki ve içimize aldığımız herşeyi şifalandırıcı saf ışığa dönüştürebiliriz.

Tüm spiritüel gelenekler herşeyin fiziksel düzeyden önce spiritüel düzeyde ortaya çıktığını öğretir. Gezegenimizde değişim yaratmak için gücümüz, spiritüel uygulamaları yaşamlarımıza katmakta yatar.



Not: Yeryüzü için Şifa atölye çalışmasına katılmak için  Şamanik Yolculuk Başlangıç Düzeyi eğitimini almış olmak ya da şamanik yolculuk konusunda deneyim sahibi olmak gereklidir. Çalışma ile ilgili duyuruyu ilerideki aylarda blogda yayınlayacağım. Simin Uysal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder