7 Temmuz 2013 Pazar

RÜYALARIMIZLA ÇALIŞMAYI NEDEN İSTERİZ

RÜYALARIMIZLA ÇALIŞMAYI NEDEN İSTERİZ

Rüyalara pek çok farklı yaklaşım bulunur ve rüyalar birden çok katmana sahip oldukları ve insanlar pek çok farklı biçimde rüya gördükleri için tümünün de bir miktar geçerliliği vardır. 

Rüyalarla çalışırken önemli olan teori değil deneyimdir. Bir teori, bir kurallar dizisine ve taze deneyimi inkar eden bir reçeteye dönüşerek kemikleştiğinde veya bu yeni deneyimi eski fikirlere uydurmaya çalıştığında, o teorinin kenara atılma zamanı gelmiş demektir.

Rüyalarınız size aittir ve onların anlamı konusundaki nihai otorite de sizlersiniz. Bu, çoğu rüyanın anlamının anlaşılması güç olduğu gerçeğini inkar etmez. Gerçi izlenimim rüya kaynağının bizimle en açık şekilde iletişim kurmaya çalıştığı olsa da, rüyalar bizi gündelik uyanık zihnin sınırlarının ötesine götürürler ve bu yüzden de genellikle sembolik dile başvururlar. Rüya mesajlarını kaçırırız çünkü tüm rüya deneyiminin yalnızca bölük pörçük veya  karmakarışık  versiyonlarını hatırlarız ya da rüyanın bize söylediği ile yüzleşmeyi reddederiz.


Bu nedenlerle, rüyaları bir partner veya kaşif arkadaşlardan oluşan bir çemberle paylaşmak genellikle son derece faydalı olur. Aktif Rüya Görme atölye çalışmalarında, bu şekilde yapılan keşifler beni her seferinde hayrete düşürüyor.  Rüyalarla yıllar boyu yaptığım çalışmalar sayesinde, tamamen yabancı birinin bana bir rüyanın önemli bir mesajını çözmede yardımcı olabileceğini öğrendim.

Eski bir Mısır Papirüsü şöyle der: “Körlük içindeki insana yolunu göstermek için Tanrı rüyayı yarattı.”

Rüya görerek kim olduğumuzu ve ne olabileceğimizi hatırlarız. Aktif rüya görmek ruhu hatırlamaktır, kaynağa bir geri dönüştür. Aktif rüya görücüler haline geldikçe, kendimizi ve diğerlerini güçlendirmek ve şifalandırmak için, onun bilgeliğinin daha fazlasını günlük yaşamlarımıza katabiliriz.

Elbette “büyük” ve “küçük” rüyalar vardır. Iroquoi Kızılderilileri “büyük” rüyaların iki yoldan biriyle geldiğini öğretirler. Uyku sırasında, rüya bedeni hem bedenden hem de zaman ve mekanın kısıtlamalarından özgür kalır. Rüya bedeni, bu durumda uzaklara ve enginlere; geleceğe veya geçmişe; uyuyanın bedeninden çok uzakta bulunan mesafelere ve ruhsal rehberler ve atalarla karşılaşabileceği gerçeklik boyutlarına erişebilir. Bunun yanında, rüya gören kişi, hemen her şekle girebilen – ölmüş bir akraba, bir kuş ya da hayvan, tanrısal bir varlık ve hatta dünya dışı bir varlık - ruhsal bir varlık tarafından ziyaret edilebilir.

Diğer bir deyişle, Iroquoilerin bakış açısına göre, “büyük” rüyalar ya uyku sırasında beden dışı bir deneyim yaşadığımız için (ki bu tamamen doğal karşılanır ve hatırlanmasalar bile herhangi biri için herhangi bir gecede gerçekleşebilir)  ya da bedeni dışında yolculuk yapan başka bir rüyacı  veya fiziksel gerçekliğin ötesindeki diğer boyutlardan gelen bir ziyaretçi  tarafından ziyaret edildiğimiz içindir.              

“Büyük” bir rüya hem içerik hem de köken olarak ayırdedicidir. Rüya görenin sağlığı veya fiziksel kalımı için yaşamsal önemde bilgi içerebilir. Ruhsal rehberler ve müttefiklerle tanıştırabilir veya rüya görene yaşamının gerçek amacını anımsatabilir.

Pek çok yerli halk için rüyalar şifalanmanın merkezinde bulunur. Rüyalar “ruhun istekleridir.” Bizi en derin ruhsal kaynağımız ve onun bizim için olan istekleriyle bağlantıya geçirir. Bu kaynağı onurlandırmayı reddersek, ruh enerjisini kaybederiz ve ruhsal koruyucularımızın uyarılarından yoksun kalarak,  hastalık ve talihsizliğe karşı savunmasız kalabiliriz. Rüyalar hastalıkların sebeplerine karşı içgörü sağlarlar, ki bunlar sıklıkla ruh kaybı veya psişik saldırı ve ölülerin etkilerini de içeren, negatif enerjilerin intrüzyonu ile ilgilidir. Rüyalar, semptomları henüz gelişmeden önce hastalığın psikospritüel nedenlerini gösterirler. Geleneksel bir şifacı için rüyalar, teşhis ve tedavide yaşamsal araçlardır.

Rüyalar sağlımızı korumamız için yapmamız ve yapmamamız gerekenleri de gösterirler.

Akşam aklımızda bir sorunla yatağa gidip, sabah uyandığımızda rüyamızı hatırlamıyor bile olsak, çözümünü bulduğumuz da olur. Bunu, kendi hayatımda, sıklıkla Robert Moss'tan öğrendiğim şu yöntemle yapıyorum. Uyumadan önce, o gece için niyetimi rüya günlüğüme yazıyorum, yazdığım genellikle "........konuda rehberlik istiyorum" şeklinde oluyor. Kaçta uyanırsam uyanayım, gördüklerimi kaydediyorum. Bazen rüyayı hatırlamadan uyansam da konuyla ilgili yeni bir içgörü ve enerjiyle de uyandığım oluyor. Bazen hiçbir şey hatırlamadığımda yalnızca düşündüklerimi ve hislerimi yazıyorum. Kimi zaman, aynı niyetle günlerce hatta haftalarca çalışıyorum. 

Rüyalar yaratıcılık atölyeleridir. John Lennon "En iyi şarkılar gecenin ortasında gelenlerdir, uyumaya dönebilmek için kalkıp yazman gerekir" demişti. Yaratıcılık hepimizin özelliğidir. Yalnızca bazı insanlara özgü bir durum değildir. Yaratıcı olmak için yazar, müzisyen ya da ressam olmak zorunda değiliz. Yaratmak dünyamıza yeni birşey getirmektir. Yeni bir yemek tarifinden, işimizde bir yeniliğe, evdeki onca eşyayı hangi dolaba nasıl sığdıracağımıza dair çözümler üretmek de yaratmaktır dünyadaki sorunlara çözüm üretmek de. Rüyalarımızı izlemeye başladığımızda, fiziksel yaşama geçirebileceğimiz yeni projelerin ilk örnekleriyle çalıştığımız bir atölyeye de gireriz. Rüya dünyası, tek gecelik yaratıcı ilham almaktan daha çok ne zaman istersek gidebileceğimiz ve sürekli değişen ve adına yaşam dediğimiz büyüye yeni bakış açıları, yaklaşımlar ve taze enerji getirebileceğimiz bir yaratıcı atölyedir.   

Rüyalarımızda gündelik yaşamlarımızda kendimizi sınırlandırdığımız veya bizi sınırlandıran davranış ve inançların ötesindeki olasılıklarla karşılaşırız. Rüyamızda gördüğümüz, uyandığımızda hem kalbimizi hem de yüzümüzü gülümseten şeylere “yalnızca bir rüyaydı” demek yerine rüyanın onlara ulaşmak için ipuçları içerip içermediğine bakmak iyi bir fikirdir. Rüyamızda gördüğümüz o sevgili, o güzel ev ya da işe kavuşmanın yollarına dair ipuçları pekala da rüyanın içinde bizi bekliyor olabilir.  

Rüyalar gelecekteki güçlükler ve fırsatların da provası olabilirler. Bu konuda kendimden verebileceğim o kadar çok örnek var ki. Prekognisyon, yani önceden bilme rüyalarıyla geleceğimizde uzanan olay ve durumları görebiliriz. Bu olay ya da durumlar fiziksel gerçeklikte oluşana kadar böyle bir rüyada gördüklerimizi anlamayabiliriz. Fakat, rüya günlüğümüzle düzenli olarak çalışma alışkanlığımız varsa rüyanın gelecekte oluşabilecek olaylarla ilgili olduğunu gösteren işaretleri tanımaya başlar ve rüyanın bize sunduklarını kullanma konusunda kendimizi geliştirebiliriz. Elbette bu rüyalar hem simgesel hem de birebir olabilir. Kendimden bir örnek verecek olursam, İzlanda’daki yanardağın patlamasından önce gördüğüm rüyanın daha sonra hem gerçek yanardağın patlaması hem de duygusal bir patlamaya işaret ettiği ortaya çıkmıştı.  

Bazı rüyalar ise hayatımızın iş, ilişki, sağlık gibi alanlarındaki sorunlar ya da araba kazası gibi bir olayla ilgili uyarılar içerirler. Bunlar bazen başka birinin yaşayacakları ile de ilgili olabilir ve bu durumda rüyanın uyarısını bu kişiye doğru biçimde iletmek bazen olayların nasıl sonuçlanacağına da etki edebilir.

Her ne şekilde olursa olsun, rüyalar,vizyonlar ya da sezgi yoluyla görebildiğimiz geleceklerin aslında olasılıklar olduğunu hatırlamakta fayda var. Doğal felaket gibi bir gelecek değiştirilmesi imkansız gibi görünen bir şey olsa bile, en azından rüyadaki bilgileri kullanmak bazen mümkün olabilir.  Tatile yapmayı planladığım bir yerde fırtına çıktığını görürsem, fırtınayı durdurmam mümkün olmasa da en azından tatil yapacağım tarihi ya da yeri değiştirebilirim.

Rüyalar genel olarak bir ayna görevi de görür ve gündelik dikkatimizde görmezden geldiğimiz taraflarımızı ve davranışlarımızı gösterirler. Robert Moss’tan öğrendiğim bir çok rüyayla oynanabilecek harika bir oyun var. Rüya benliği ile uyanık yaşamdaki benliğimizi karşılaştırmak. Hem görmezden gelmeyi ve dışlamayı seçtiğimiz hem de fiziksel yaşamda normalde sergilemediğimiz yeteneklerimizi keşfetmek için muhteşem bir oyun.

Bazı rüyalar adeta bir sinema filminin efektlerine sahip olurlar. Bu son derece abartılı ve dramatik olabilirler. Bunun nedeni görmemiz gereken fakat bir türlü bakmadığımız şeye dikkatimizi yöneltmemiz içindir. Öfkemiz ya da bastırrılmış duygularımız, rüya dünyamızdaki volkan olup patlayabilir, ateş fırtınaları ve lav akıntıları dünyamızın görüntüsünü değiştirebilir ya da dev dalgalar kıyıları vurabilir. Bunlar genellikle güçlü duyguları gösterirler. Bu tip rüyalarla çalışırken de bunların hem gerçek bir doğa olayı hem de simgesel/duygusal bir durumla ilgili olabileceklerini hatırlamak faydalıdır.

Rüyalar ilişkilerimiz için de ayna görevi görürler. İlişkilerimizin halihazırdaki durumlarından onları nasıl şifalandırabileceğimize ya da yıkıcı veya sınırlandırıcı olanlanların artık sonlandırılmalarının zamanın geldiğine kadar her türlü bilgiyi bize sunarlar.  İlişkileri nasıl devam ettirebileceğimizi ya da ettiremeyeceğimizi gösterirler. Rüyalar, ölmüş olan yakınlarımızla olan ilişkilerimize de şifa getirebilirler. Yarım kalmış sözlerin söylendiği, karşılıklı bağışlama ve iki taraf için de rehberliğin kaynağı olabilirler.    

Rüyalarımızla çalışarak kayıp parçalarımızı, enerji ve kimliklerimizin kayıp parçalarını eve döndürmek için muhteşem fırsatlar yakalarız. Böyle bir şifalanmaya davet eden “büyük” rüyaların çoğunda rehber hayvanlar bulunur. Bu tür rüyalara birkaç örnek olarak ayakkabı rüyalarını, eskiden yaşanan yerlerle ilgili rüyaları ve daha genç halimizi ayrı bir birey olarak gördüğümüz rüyaları verebiliriz. Böyle bir rüyanın farkına vardığımızda, rüyaya dönüş adlı tekniğini kullanarak rüyaya dönebilir ve neler olup bittiğini daha ayrıntılı olarak öğrenebilir ve eyleme geçebiliriz.    

Rüyalarımız bizlere hayatımızın asıl, büyük amacını hatırlatan ve kendimizi kayıp hissettiğimiz zamanlarda bir pusula görevi de yaparlar. Hayatımızın bir amacı olduğunu ve yaşadığımız dalgalanmaların aslında bunun birer parçası olduğunu tekrar tekrar hatırladığımızda hayata bakışımız da değişir ve eskisinden tamamen farklı bir hayat yaşamaya başlarız.

Rüyalarımızda, şamanik yolculuklarımızda olduğu gibi, öğretmenlerimizle, rehberlerimizle bağlantıya geçeriz. Bunlar bizim anlayış düzeyimize uygun görüntülerle karşımıza çıkarlar. Bazen ölmüş bir tanıdık, bazen eski bir arkadaş olarak görünebilecekleri gibi bazen de geleneksel inançlarımıza tamamen zıt biçimlere bürünürler. Gerçek öğretmenler genellikle bizi şaşırtarak uyandırmayı seçer. Karşılaşacağımız en önemli öğretmen ise kendi Yüksek Benliğimizdir. Gündelik koşuşturmacaların ve sıkıntıların arasında onunla bağlantımızı kolayca kaybederiz ama rüyalarımız bizi onunla kolaylıkla bağlantıya geçirir. Rüyaların yardımıyla yaşadığımız güçlükleri daha yüksek bir yerden, kuşbakışı gördüğümüzde yaşadıklarımızın, sınavlarımızın nasıl daha büyük bir öykünün parçasını olduğunu anlarız.

Eğer rüyalarınızı yakalamaya istekliyseniz, eğer onların size anlattıkları konusunda açık fikirli olmak için kendinize izin verebilecekseniz ve eğer asla eğer bir başkasına rüyalarının anlamını söylememeyi ve bunun size de yapılmasına izin vermemeyi kabul ediyorsanız, bu macera için tümüyle hazırsınız demektir. Diğerleri size rüyalarınızın anlamı ve gücünün kilidini açmanızda yardımcı olabilirler. Fakat son kertede, rüyanızın size ne anlattığını teyit edecek ve bunun sizi götürdüğü yere rehberlik edecek olan kendi sezgilerinizdir. Rüyalarınızın uzmanı yalnızca sizsiniz.  

Kaynaklar:

Dreamgates, Robert Moss
Conscious Dreaming, Robert Moss
The Three Only Things, Robert Moss
Dreamways of the Iroquois, Robert Moss

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder