SAKSAĞANLARIN YARDIMI
Simin Uysal
Simin Uysal
Yaşadığım evin etrafı ağaçlık.
Mutfak penceremin önünde yaşlı bir çam yaşıyor. Yaz kış, her sabah önceki
akşamdan artan ekmekleri kuş lokması yapıp ağacın altına serperim. Onlarca
serçe, bir kumru ailesi ve saksağanlar da hemen beliriverirler. Kahvaltıyı
onlarla beraber yapıyoruz gibi hissederim. Özellikle serçeler, yemekleri bittikten sonra,
şarkılarıyla bize neşe verirler. Saksağanlar çok akıllılar. Yemekleri zamanında
hazır olmadığında gagalarıyla penceremi tıklattıkları çok olmuştur.
Kuşlar dışında çevrede
yaşayan pek çok sokak kedisi ve köpeği de var. Köpekler daha çok hemen
yakınımızdaki koruluk alanda yaşıyor. Kedilerse her yerdeler. Mahalle olarak,
onları da unutmuyoruz. Hemen her köşede küçük leğenlerde su ve koruluğun
girişinde de belirlediğimiz bir yere yiyecek bırakıyoruz.
Dün sabah, bayram ziyareti
için evden çıkıp bir üst sokağa döndüğümde yolun kenarında bir köpek gördüm.
Sarkan memelerinden yavruları olduğu ve onlara süt verdiği anlaşılıyordu.
Sokakta hayat zor. Bir deri bir kemik kalmıştı. Aksilik, arabada verebileceğim
hiçbirşey yoktu. Yiyecek bıraktığımız yerden de çok uzaktaydı. İçimden ona
beklemesini söyledim.
Eve döndüğümde hemen
kocaman bir tasta yemek hazırladım ve köpek ailesini aramaya gittim. Elbette
gördüğüm yerde değildi. Ben de bir elimde yemek diğer elimde su tasıyla,
ağaçların arasından koruluğun içlerine doğru tırmanmaya başladım. Herhalde
yarım saat yürümüşümdür. En sonunda baktım ki git git bulamıyorum, geri dönmeye
karar verdim. Koruluğa girdiğim ilk noktaya yaklaşırken, saksağanları gördüm. Daldan
dala sessizce uçuyorlardı. Son çare, onlara seslendim. “Yıllardır sizinle
arkadaşız, köpek ailesinin yardıma ihtiyacı var ama onları bulamıyorum. Kuş
bakışı onları bulmanız daha kolay. Lütfen yardım edin.” Bir cevap beklemiyordum
ama bu çağrıdan sonra olanlar beni hem çok şaşırttı hem de çok mutlu etti.
Elimdeki tasları nereye bıraksam diye düşünerek yürürken, saksağanların gaklamalarını işittim. Seslerin geldiği yer çok uzak değildi. Onları görmek için başımı kaldırdığımda, yaklaşık elli altmış metre ileride, koruluğun içindeki bir ağacın üzerinde daireler çizerek uçtuklarını gördüm. Deli gibi gaklıyorlardı. Kendi kendime “yok artık” dedim ama gösterdikleri yere doğru yürümeye başladım. Yirmi otuz metre kadar gitmiştim ki ne göreyim, anne köpek az ilerideydi. Yanında da yavruları! Beni gören anne, havlamaya başladı. Belli ki daha fazla yaklaşmamı istemiyordu. Ona “Tamam” dedim, “Yardım etmek için geldim, yemek ve su getirdim.” Elimdekileri yavaşça yere bıraktım ve geri döndüm. Geriye dönüp baktığımda,keyifle yemeğini yiyordu. Artık yiyeceklerini nereye bırakacağımı biliyorum. Onları bulamadığımda saksağanlardan yardım isteyebileceğimi de.
Saksağan şamanizmde de önemli bir kuş. İki dünya arasındaki kapıları açabilme yetenekleri ve iki dünya arasında mesaj taşımalarıyla bilinirler. Onları görmek, benim için daima iyiye işarettir.
Çok güzel bi deneyim.Biz gönülden iletişim kurmak istersek, tüm varlıklar cevap verir . Soyumuzda Hz. Süleyman var ne de olsa...
YanıtlaSil