Simin Uysal
Ağaçları çok seviyorum ve onlar her zaman benim için çok
önemli öğretmenler olmuştur.
Orta Dünyaya (yaşadığımız fiziksel dünyanın ruhsal boyutu)
yaptığım şamanik yolculukların bazılarını onlardan birini ziyaret etmek ve bana
öğreteceklerini öğrenmek niyetiyle yaparım.
Bu sonbaharda da, geçen yıllarda bahçeye diktiğim ıhlamur
ağacının ruhuna yolculuk yaparak, bana neler öğretebileceğini keşfetmek
istedim. Uzağa gitmeye gerek kalmadı, kendisinden izin alıp, ıhlamur ağacının
altına oturdum ve dinlemeye başladım.
Uzun bir sessizlikten sonra birdenbire “boşuna uğraşıyorsun”
dedi. “Yanlış anlıyorsun.” “Neyi?” diye sordum. Güldü. “Bırakmak istediğin
şeyler var ve bunlar üzerinde çalıştığını biliyorum. Fakat çok çabalıyorsun.
Bir de bana bak. Sonbahar geldiğinde yapraklarım kendiliğinden kuruyor ve
dökülmeleri için onları bırakıyorum. Bunu ilkbaharda ya da yazın yapmaya
çalıştığımı hiç gördün mü? Zamanı gelmeden bunun olmayacağını biliyorum. Sonbaharda bile, "sol üst dalımın ucundaki yaprağı
bırakmak için çaba göstermem gerek" gibi şeyler de demiyorum . Doğru zaman geldiğinde bunun olacağını biliyor ve sadece
olmasına izin veriyorum. Kendiliğindenlik, doğallık bu” dedi.
“Ama…ama..”diyerek konuşmaya başladım fakat beni susturdu. “Şaşırdığını tahmin
ediyorum ama şimdilik söyleyeceklerim bu kadar” dedi. Teşekkür ederek yanından
ayrıldım.
Ihlamurun söylediklerine katılıyorum ve bu konuyu düşünmeyi
sürdürüyorum. Bize hizmet etmeyen alışkanlıkları ve düşünceleri bırakmak önemli
ve her konuda olduğu gibi, bu konuda da en büyük öğretmenim olan Doğa’nın
mesajlarını dinlemeye devam edeceğim.
Ihlamur ağacına sevgi, saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder