![]() |
Bir rüyayı anlamak için ilk ipucumuz DUYGULAR, DUYGULAR ve DUYGULAR dır.
Bir rüyanın niteliği ve rüyanın nasıl keşfedilmesi gerektiğine dair en iyi
rehberlik, rüyadan hangi duygularla uyandığımızda saklı olabilir. Bu duygular
bize rüyanın olumlu ya da olumsuz mu olduğunu, önem derecesini, kişisel olarak
bize yakınlığını ya da uzakta bir yerlerde veya başka birine olan şeylerin
yansıması mı olduklarını anlatır. İlk duygularımız bunların yanında, rüyanın bedensel sağlığımız,
gelecekte meydana gelebilecek olaylar ya da başka bir gerçekliğin deneyimine
ait olduklarına dair yol gösterdikleri gibi rüyanın birebir ya da sembolik
olarak okunması gerektiğine dair ipuçları da sunarlar.
Rüya sırasındaki duygular da dikkate değer olmakla birlikte, ilk uyandığımızdaki
duygular çok daha fazla yol göstericidir. Burada bahsettiğimiz duygular,
rüyadan ilk uyanırken hissettiklerimiz, evdekilerle ya da yakın
arkadaşlarımızla konuştuktan sonrakiler değil.
Konunun ne denli önemli olduğunu, Osmanlı tarihinden bir örnekle anlatmak
istiyorum. Aslı Niyazioğlu’nun “Aşık Çelebi ve Şairler Tezkiresi Üzerine
Yazılar” adlı derlemesinde(1) Figani’nin rüyasının Karabalizade tarafından yanlış
yorumlanmasına ilişkin harika bir makalesi mevcut. Makalenin konusu 1532
yılında veziri azam İbrahim Paşa tarafından idam ettirilen ünlü şair Figani. İbrahim
Paşa’nın 1526 yılındaki Buda seferinden sonra üç tane heykeli getirtip
sarayının bahçesine diktirmesinden sonra, “dünyaya iki İbrahim geldi. Birisi
putları yıktı, diğeri dikti” diyen beyitin etrafta dolaşmaya başlaması ve
Figani’ye atfedilmesi üzerine Figani yakalanıp asılır.
Niyazioğlu’nun makalesinin kaynağı, Figani’nin biyografisini idamdan 30 yıl
sonra yazan Aşık Çelebi (Meşairüş-Şuara).
Rüya, idamından üç gün önce, Karabalizade’nin evindeki neşeli bir
toplantının sabahında Karabalizade’nin Figani’yi “gamlı fıstık gibi ağzını
bıçaklar açmaz” halde bulması üzerine Figani tarafından felakete yorduğu bir
rüya gördüğünü ve bu yüzden çok üzgün olduğunu söyleyerek anlatılıyor.
Bu gece gördüm ki iskelede bir minare yapılmış; devlet sahiplerinin himmeti gibi yüksek ve aşığın ahının dumanına benzer. Teklif ettiler çıktım. O minarede ezan okudum ama içime bir korku geldi ki canımdan vaz geçtim.
Karabalizade rüyayı duyunca güler ve Figani’ye rüyasının hayır olduğunu ve “başka türlüsünün olanaksız olduğunu” söyler ve Figani’nin korku ve üzüntüsüne rağmen bunu bir atama rüyası, mekanı da Eminönü olarak yorumlar. Bu atamaya yardım etmek için hemen aynı gün Defterdar İskender Çelebi’ye gideceğini ve Figani için gümrük katipliği ataması alacağını, “böylece iskelede denize nazır gümrükte yiyip içerken vergi tahsil edip, sohbetler ile zevk ve neşeden yükselen sesin etrafa yayılsın, tabiri böyle vaki olsun” der.
Bu gece gördüm ki iskelede bir minare yapılmış; devlet sahiplerinin himmeti gibi yüksek ve aşığın ahının dumanına benzer. Teklif ettiler çıktım. O minarede ezan okudum ama içime bir korku geldi ki canımdan vaz geçtim.
Karabalizade rüyayı duyunca güler ve Figani’ye rüyasının hayır olduğunu ve “başka türlüsünün olanaksız olduğunu” söyler ve Figani’nin korku ve üzüntüsüne rağmen bunu bir atama rüyası, mekanı da Eminönü olarak yorumlar. Bu atamaya yardım etmek için hemen aynı gün Defterdar İskender Çelebi’ye gideceğini ve Figani için gümrük katipliği ataması alacağını, “böylece iskelede denize nazır gümrükte yiyip içerken vergi tahsil edip, sohbetler ile zevk ve neşeden yükselen sesin etrafa yayılsın, tabiri böyle vaki olsun” der.
Burada Karabalizade Figani’nin rüyası hakkındaki korkusunu (ölüm korkusu ve
aşıkların ahlarından yükselen yoğun ve uzun dumana benzettiği minare de dahil) dikkate
almıyor. Dolayısıyla da, Figani’yi üç gün sonra apar topar Tahtakale’den
götürülüp, dövülüp halka teşhir edildikten sonra Eminönü’ndeki balık
pazarındaki idamına hazırlamak (engellemek demiyorum çünkü bir veziri azam
birinin katline ferman verdiğinde engellenebileceğinden pek emin değilim) için
hiçbir şey yapılamıyor.
Burada rüyayı görenin duygularına önem vermeyip sadece şekil üzerinde
durması ile Karabalizade’nin yaptığı yanlışı görebiliyoruz. Karabalizade’nin
şekilsel olarak “yüksek makama” yorduğu minare aslında Figani’nin Eminönü’ndeki
darağacının bir görüntüsü ve bize ipucunu da yine Figani’nin rüyası hakkındaki
güçlü duyguları veriyor.
Kaynak
1. “Rüyaların Söyledikleri”, Aslı Niyazioğlu. “Aşık Çelebi ve Şairler Tezkiresi Üzerine Yazılar”. Derleyenler: Hatice Aynur, Asli Niyazioğlu. Koç Üniversitesi Yayınları
Kaynak
1. “Rüyaların Söyledikleri”, Aslı Niyazioğlu. “Aşık Çelebi ve Şairler Tezkiresi Üzerine Yazılar”. Derleyenler: Hatice Aynur, Asli Niyazioğlu. Koç Üniversitesi Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder