RÜYA GÖRMENİN ÜÇ GENİŞ BANDI
Robert Moss
Çağdaş toplumumuzda,
analistler ve rüya “uzmanları” , rüyaları ciddiye aldıklarında onlara
genellikle tek bir bakış açısıyla yani çözülmesi gereken semboller dizisi
olarak yaklaşırlar.
Rüya yaşantımız semboller
bakımından kesinlikle zengindir. Etimolojik olarak, sembol “şeyleri biraraya
getiren”dir. Semboller gündelik zihnimiz ile daha derin olan çok boyutlu
gerçekliğin işleyişlerini biraraya getirmeye yardımcı olurlar. Sembollere, bizi
bildiğimiz az olan şeylerin veya bildiğimizi düşündüklerimizin ötesinde, herşeye
dair daha zengin ve derin anlayışa taşımaları için ihtiyacımız vardır.
Yani sembollerle rüya görürüz. Ama sembolik olmaktan çok
gerçek olarak alınması gereken rüyalar da deneyimleriz çünkü bizde fiziksel
veya bundan daha az “gerçek” olmayan diğer bir düzende oluşmakta veya oluşacak olan
olaylara dair açık bir algı sağlarlar. Bunlar, sembolik rüya görme ile
karıştırılmaması gereken, rüya görmenin diğer iki geniş bandında
gerçekleşirler.
Bu geniş bantlardan biri rüya görme esnasında doğallıkla
işleyen ESP (duyu dışı algılama) ile ilgilidir ve insanoğlunun hayatta kalma
kitinin bir parçasıdır. Rüyalarda, sezgisel radarımız uyanık yaşamımızın karmaşasının
içindekine göre daha iyi işlev görür; zaman ve mekanda keşfe çıkar ve uzaktaki
olaylara göz atarız. Doğunun deyimiyle bunlar “berrak”rüyalardır (her ne kadar
uyandığımızda onlardan açık ve tam bilgiyi akılda tutmak için çaba
sarfedebiliyor da olsak). Hawaii dilinde ise bunlara “sek” rüyalar adı verilir.
Herhangi bir sembolik sisteme gore tercüme edilmeleri gerekmez. Dış dünyada
olan veya olacak olanlar hakkındaki bilgilerinin farkına varılması ve eylemde
bulunulması gerekir.
Rüya görmenin üçüncü geniş bandı ise başka bir
gerçekliğin deneyimlerini içerir. Aktif rüya görenler için bu, rüya görmenin en
zengin hazinesidir. Bilinçli veya bilinçsiz biçimde, büyük bir Sufi filozof
olan Ibn Arabi’nin “hayal aleminin arafı [barzakh]” olarak adlandırdığı,
duyular alemiyle sonsuzluk aleminin arasında olan yere yolculuk yaparız. Çoklu
evrende parallel dünyalar, bardo bölgeleri, uzak galaksiler ve tanrıların,
iblislerin ve perilerin kendilerini evlerinde hissettikleri yerler de dahil pek
çok maceralar yaşarız.
Yani, bir rüya hakkında düşünürken kendinize rüyayı hangi
bantta görmüş olduğunuzu sorun: sembolik, gerçek veya başka bir gerçeklik.
Sonra da rüyaların çok katmanlı olduklarını hatırlayın, yani şu ya da bu vakası
olmadıklarını. Rüya bu üç düzeyin hepsinde de işliyor olabilir. Örneğin, geleceğe
dair bir olayı görürsünüz ve olağan gerçeklikte gerçekleşen olayların içeriği
sembol bakımından son derece zengin olabilir. Paralel bir gerçeklikteki
insanların arasında geçen bir rüyanız olabilir. Transpersonel figürler
oldukları açıktır ve aynı zamanda da benliğinizin farklı yönleri olarak da
görülebilirler. Yerde ve gökte, çoklu evrendeki deneyim bolluğunu dar bir kutuya
sıkıştırmaya çalışan yaklaşımların düşlediklerinden çok daha fazlası mevcuttur.
ne yazık ki hala bir sürü şeyi çözemiyorum .
YanıtlaSilÖzden, bunlar çok genel ve çok daha fazlası var. "Aktif Rüya Görme"nin temel metotlarını öğrendikten sonra pratik yapa yapa zamanla çok daha iyi duruma geliniyor. Ama en önemlisi, rüyaların yalnızca çözümlenmesi gereken bir semboller dizisi olmadığı. Aktif Rüya görücület bunu iyi bilir :)
Sil