13 Ocak 2014 Pazartesi

ŞAMANİZMİ UYGULAMAK İLE ŞAMAN OLMAK ARASINDAKİ FARKLAR

Tüm özgün vizyonerler şaman olmanın kader olduğu konusunda hemfikirdir; şaman olmak bir çağrıdır. Araştırılarak bulunan bir meslek değildir.

Bir insanı şaman veya vizyoner olarak şekillendiren birçok inisiyasyon deneyimi bulunur. Tipik olarak, yerli halk içindeki bir birey psikolojik kriz veya ölüme yakın deneyim yaşar ya da hiçlikten gelen bir ses tarafından çağırılır. Bazen bir kişi rüyalarında güçlü bir ruhsal varlık ya da bir atası tarafından ziyaret edilir veya yaşamını tehdit eden bir hastalığa ya da psikoza dayanması gerekir. İnisiye, genellikle bu deneyimlerle anlık bir aşkınlık durumuna ulaşır ve Herşey’le birlik ve bütünlüğü deneyimler. Böyle deneyimler, hem batılı hemde doğulu mistiklerce “özgün ikili-olmayan mistisizm” olarak adlandırılır.
Böyle bir deneyime sahip olmak genellikle deneyim sahibinin ve sonraki yaşam biçiminin derinden değişmesine neden olur. Herşeyin meydana gelmiş olduğu gerçek kaynağı doğrudan deneyimlemek onları bütünüyle değiştirir ve bundan sonra yaşam hakkında çok farklı bir algıya erişirler. Böyle inisiyeler genellikle vizyonsal maceralarından geriye şifa ve durugörü yetenekleriyle dönerler. Bu durum, yaşamsal hastalıklardan iyileşmiş olanlar için özellikle doğrudur.
Bunun içindir ki, şaman pek çok kültürde yaralı şifacı olarak bilinir. Ağır biçimde hasta veya yaralı ve daha sonra da ölümden dönmüş olan şamanik şifacı adayı, diğerlerinin acılarına karşı son derece büyük ve kalıcı bir şefkat deneyimler. Bu kalp-merkezli şefkat onun büyük bir şifacı hatta dünyayı kurtaran biri olmasını sağlar.
Belirtmiş olduğumuz gibi, şamanizm batı kültürlerinde yeniden canlanmaktadır ve artan sayıda insan şamanik uygulamaların kolaylıkla öğrenilip uygulanabileceğini yeniden keşfetmekte ve bunları kendi yaşamlarında kişisel şifalanma ve problem- çözmekte kullanmaktadır.
Burada önemli bir noktanın belirtilmesi gerekiyor. Basit şamanik uygulamaları yaşamınıza katmanın şaman olma çağrısı almakla karıştırılmaması gerekir. Hepimiz kişisel gelişim ve şifalanma için şamanik uygulamaları yaşamımıza katabiliriz ama bu şaman olmak için çağrı almış olduğumuzu göstermez. Şaman olmak, tipik olarak aylar hatta yıllar boyunca yavaşça gelişen bir uygulamadır - bir insanı bu zaman süresindeki pek çok zorlu inisiyasyonla büyük bir şifacıya ve toplum için bir vizyonere dönüştürür.
Hemen tüm yerli kültürlerde, bir kimse kendisini asla şaman olarak adlandırmaz. Bunu yapmak, bir kişinin gücüyle böbürlenmesi olarak görülür. Şamanın dünyasında sertifikalar ve diplomalar bulunmaz ve ne zaman ki gücünüzle böbürlenmeye başlarsanız, onu kaybedersiniz. “Şaman” terimi, uygulamacıya topluluk tarafınca verilen bir gömlektir ve bireyin şifacı olarak duruşu ve sağladığı yararları  veya diğerleri adına bilgi alan olarak yeteneklerini temel alır. Jose Stevens, gerçek bir şamanı diğer bir çeşit şifacıya göre kesin biçimde tanımlamanın zor olduğuna, bu ayrımları yapmanın her zaman en önemli şey olmadığına işaret ediyor:
Hem akademisyenler hem de ince eleyip sık dokumakla ilgilenenler için, kimlerin gerçek şaman ve birinin nasıl geleneksel bir şaman olabileceğine dayanan, şamanın kesin nitelikleri konusundaki tartışmanın, sonu yoktur. Bu tartışmayı diğerlerine bırakıp bizim için aslen daha önemli olan konuya odaklanabiliriz: gerçekte geleneksel bir şaman olmadan, kadim şamanizm sanatını gündelik yaşamımızdaki pratik vizyoner amaçlar için nasıl kullanabilceğimiz.
Her kıtada, kayıtlı tarih süresince insanlar şamanlarla dirsek temasında bulunmuşlardır. Bir şaman tarafından rehberlik edilmiş ya da şifalandırılmış herkes şaman haline gelmese de, kazanmış oldukları şamanik bilgiyi her yerde toplumlarını ve kültürlerini etkilemek için büyük bir avantaj olarak uygulamaya yetecek kadar öğrenmişlerdir.  
Örneğin, Lewis Carroll (Alis Harika Diyarında), J.M. Barrie (Peter Pan) ve modern yazarlardan J.R.R.Tolkien (Yüzüklerin Efendisi), Carlos Castaneda (Don Juan’ın Öğretileri) ve J.K.Rowling (Harry Potter serisi) edebi çalışmalarının toplum üzerindeki etkilerini düşünebilirsiniz. Tüm bu yazarlar, doğrudan deneyimle şamanın dünyasının boyutlarını ve frekanslarını anlamış olan vizyonerlerdir.
Şamanik bilgi sahibi kişiler şifacı, avcı, mimar, sanatçı, siyasetçi, yazar  veya kendi halklarının büyük liderleri olmuşlardır. Aslında şaman olmasalar bile, onların sadece hayatta kalmalarını sağlamayıp büyümelerini ve bilgilerini diğerlerine ulaştırmalarını sağlayan şamanik prensiplerin, tavırların, perspektiflerin ve görme yollarının kesinlikle farkındadırlar.
Bu sebeplerden dolayı, süregelen nesiller, şamanın doğrudan esin yolundan güçlü biçimde etkilenmişlerdir. Bu, Taoculuktan yogaya, spordan dine, devletten iş dünyasına, sezgisel bilgelikten şifalandırmaya dek  tüm dinsel geleneklerimize, felsefelerimize ve uygulamalarımıza yansımıştır. İnsan ırkının şamanların ve şamanik uygulamanın vizyoner etkisi olmadan hayatta kalmış olmasının muhtemelen mümkün olmayacağını söylemek abartılı olmaz.
Gerçek şu ki, tüm insanlar şamanlarla aynı temel özellikleri, becerileri ve yetenekleri paylaşırlar. Şamanlar, inisiyasyonları ve izleyen eğitimleri yoluyla bu becerileri ustalık derecesinde geliştiren vizyonerlerdir. Şamanik yetenekler çoğu insanda örtülü biçimde kalsa da, tüm gezegendeki insanlar için doğal ve temel olmasından dolayı, herkes yaşama karşı şamanik yaklaşımı kullanabilir. Tüm insanların bir derecede sezgisel yetenekleri bulunur. Tüm insanlar trans durumuna ulaşma, diğerlerini rahatlatma, basit seremoni ve ritüelleri icra etme, diğerlerini etkileme, rüya görme ve çevrelerini hayal güçleri ve vizyonlarıyla şekillendirme yeteneğine sahiptir. 

Sandra Ingerman & Hank Wesselman "Awakening to the Spirit World" kitabından
Çeviri: Simin Uysal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder