Tüm özgün vizyonerler
şaman olmanın kader olduğu konusunda hemfikirdir; şaman olmak bir çağrıdır.
Araştırılarak bulunan bir meslek değildir.
Bir insanı şaman veya
vizyoner olarak şekillendiren birçok inisiyasyon deneyimi bulunur. Tipik
olarak, yerli halk içindeki bir birey psikolojik kriz veya ölüme yakın deneyim
yaşar ya da hiçlikten gelen bir ses tarafından çağırılır. Bazen bir kişi
rüyalarında güçlü bir ruhsal varlık ya da bir atası tarafından ziyaret edilir veya
yaşamını tehdit eden bir hastalığa ya da psikoza dayanması gerekir. İnisiye,
genellikle bu deneyimlerle anlık bir aşkınlık durumuna ulaşır ve Herşey’le
birlik ve bütünlüğü deneyimler. Böyle deneyimler, hem batılı hemde doğulu
mistiklerce “özgün ikili-olmayan mistisizm” olarak adlandırılır.
Böyle bir deneyime sahip
olmak genellikle deneyim sahibinin ve sonraki yaşam biçiminin derinden
değişmesine neden olur. Herşeyin meydana gelmiş olduğu gerçek kaynağı doğrudan
deneyimlemek onları bütünüyle değiştirir ve bundan sonra yaşam hakkında çok
farklı bir algıya erişirler. Böyle inisiyeler genellikle vizyonsal
maceralarından geriye şifa ve durugörü yetenekleriyle dönerler. Bu durum,
yaşamsal hastalıklardan iyileşmiş olanlar için özellikle doğrudur.
Bunun içindir ki, şaman
pek çok kültürde yaralı şifacı olarak bilinir. Ağır biçimde hasta veya yaralı
ve daha sonra da ölümden dönmüş olan şamanik şifacı adayı, diğerlerinin
acılarına karşı son derece büyük ve kalıcı bir şefkat deneyimler. Bu
kalp-merkezli şefkat onun büyük bir şifacı hatta dünyayı kurtaran biri olmasını
sağlar.
Belirtmiş olduğumuz
gibi, şamanizm batı kültürlerinde yeniden canlanmaktadır ve artan sayıda insan
şamanik uygulamaların kolaylıkla öğrenilip uygulanabileceğini yeniden
keşfetmekte ve bunları kendi yaşamlarında kişisel şifalanma ve problem- çözmekte
kullanmaktadır.
Burada önemli bir
noktanın belirtilmesi gerekiyor. Basit şamanik uygulamaları yaşamınıza katmanın
şaman olma çağrısı almakla karıştırılmaması gerekir. Hepimiz kişisel gelişim ve
şifalanma için şamanik uygulamaları yaşamımıza katabiliriz ama bu şaman olmak için
çağrı almış olduğumuzu göstermez. Şaman olmak, tipik olarak aylar hatta yıllar
boyunca yavaşça gelişen bir uygulamadır - bir insanı bu zaman süresindeki pek
çok zorlu inisiyasyonla büyük bir şifacıya ve toplum için bir vizyonere
dönüştürür.
Hemen tüm yerli
kültürlerde, bir kimse kendisini asla şaman olarak adlandırmaz. Bunu yapmak,
bir kişinin gücüyle böbürlenmesi olarak görülür. Şamanın dünyasında
sertifikalar ve diplomalar bulunmaz ve ne zaman ki gücünüzle böbürlenmeye
başlarsanız, onu kaybedersiniz. “Şaman” terimi, uygulamacıya topluluk tarafınca
verilen bir gömlektir ve bireyin şifacı olarak duruşu ve sağladığı yararları veya diğerleri adına bilgi alan olarak
yeteneklerini temel alır. Jose Stevens, gerçek bir şamanı diğer bir çeşit
şifacıya göre kesin biçimde tanımlamanın zor olduğuna, bu ayrımları yapmanın
her zaman en önemli şey olmadığına işaret ediyor:
Hem akademisyenler hem de ince eleyip sık dokumakla
ilgilenenler için, kimlerin gerçek şaman ve birinin nasıl geleneksel bir şaman
olabileceğine dayanan, şamanın kesin nitelikleri konusundaki tartışmanın, sonu
yoktur. Bu tartışmayı diğerlerine bırakıp bizim için aslen daha önemli olan
konuya odaklanabiliriz: gerçekte geleneksel bir şaman olmadan, kadim şamanizm
sanatını gündelik yaşamımızdaki pratik vizyoner amaçlar için nasıl
kullanabilceğimiz.
Her kıtada, kayıtlı
tarih süresince insanlar şamanlarla dirsek temasında bulunmuşlardır. Bir şaman
tarafından rehberlik edilmiş ya da şifalandırılmış herkes şaman haline gelmese
de, kazanmış oldukları şamanik bilgiyi her yerde toplumlarını ve kültürlerini
etkilemek için büyük bir avantaj olarak uygulamaya yetecek kadar
öğrenmişlerdir.
Örneğin, Lewis Carroll (Alis Harika Diyarında), J.M. Barrie (Peter Pan) ve modern yazarlardan
J.R.R.Tolkien (Yüzüklerin Efendisi),
Carlos Castaneda (Don Juan’ın Öğretileri)
ve J.K.Rowling (Harry Potter serisi)
edebi çalışmalarının toplum üzerindeki etkilerini düşünebilirsiniz. Tüm bu
yazarlar, doğrudan deneyimle şamanın dünyasının boyutlarını ve frekanslarını
anlamış olan vizyonerlerdir.
Şamanik bilgi sahibi
kişiler şifacı, avcı, mimar, sanatçı, siyasetçi, yazar veya kendi halklarının büyük liderleri
olmuşlardır. Aslında şaman olmasalar bile, onların sadece hayatta kalmalarını
sağlamayıp büyümelerini ve bilgilerini diğerlerine ulaştırmalarını sağlayan
şamanik prensiplerin, tavırların, perspektiflerin ve görme yollarının
kesinlikle farkındadırlar.
Bu sebeplerden dolayı,
süregelen nesiller, şamanın doğrudan esin yolundan güçlü biçimde
etkilenmişlerdir. Bu, Taoculuktan yogaya, spordan dine, devletten iş dünyasına,
sezgisel bilgelikten şifalandırmaya dek
tüm dinsel geleneklerimize, felsefelerimize ve uygulamalarımıza
yansımıştır. İnsan ırkının şamanların ve şamanik uygulamanın vizyoner etkisi
olmadan hayatta kalmış olmasının muhtemelen mümkün olmayacağını söylemek
abartılı olmaz.
Gerçek şu ki, tüm
insanlar şamanlarla aynı temel özellikleri, becerileri ve yetenekleri
paylaşırlar. Şamanlar, inisiyasyonları ve izleyen eğitimleri yoluyla bu
becerileri ustalık derecesinde geliştiren vizyonerlerdir. Şamanik yetenekler
çoğu insanda örtülü biçimde kalsa da, tüm gezegendeki insanlar için doğal ve
temel olmasından dolayı, herkes yaşama karşı şamanik yaklaşımı kullanabilir. Tüm
insanların bir derecede sezgisel yetenekleri bulunur. Tüm insanlar trans
durumuna ulaşma, diğerlerini rahatlatma, basit seremoni ve ritüelleri icra
etme, diğerlerini etkileme, rüya görme ve çevrelerini hayal güçleri ve
vizyonlarıyla şekillendirme yeteneğine sahiptir.
Sandra Ingerman & Hank Wesselman "Awakening to the Spirit World" kitabından
Çeviri: Simin Uysal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder