11 Eylül 2012 Salı

İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak

İnsanlardan Oluşan Bir Işık Ağı Yaratmak   

Sandra Ingerman                        

Hayal edin.“Hayal et.Doğmadan önce, evrenin yaratıcı gücüne bağlı,  küçük bir ışık kıvılcımıydın yalnızca. Yeryüzüne baktın. Harikulade yaşam formlarıyla dolu ne güzel bir gezegen. Dünya üzerindeki yaşam olasılıkları üzerine düşünmeye başladın. Okuyucu, yaşamın değerini ve tüm yaşamın sevgi, ışık, sevinç, uyum, huzur, eşitlik ve bolluk deneyimlemek için yaratıldığını hatırlıyor musun? Eğer bunu içinin derinliklerinde hissedebiliyorsan, doğru olduğunu biliyorsun.Eğer hissedemiyorsan üzülme, ben hatırlamana yardımcı olacağım. Biz, ruhsal ışığımızı ve enerjilerimizi, hatırlamak ve yaşayan tüm varlıklar için harikulade bir yaşam yaratmak için biraraya getiren bir topluluğuz. Vizyonumuzu hatırlamalı, ona odaklanmalı ve bu vizyonu hep birlikte birarada tutmalıyız. Değişen zamanlarda ancak bu şekilde başarılı olabiliriz.” Değişen Zamanlarda Nasıl Büyümeli"den alıntıdır. Sandra Ingerman (Weiser 2010).

Medicine for the Earth (Yeryüzü için Şifa) için çeşitli ruhsal öğretileri araştırdığım sırada, ezoterik biilgilerin altında yatan prensibin yaşamın ışıktan yaratılmış olması olduğunu öğrendim. Egoya sahip varlıklar olarak, sıklıkla gerçek doğamızı unutuyoruz ve kendimizi bedenlerimiz ve kişiliklerimizle fazlaca tanımlıyoruz. Bizler bedenlerin içindeki ışığız.   

Simyacılar gerçekte kurşunu altına dönüştürmemişlerdir. Aksine, kurşun gibi ağır olan bilinci altın renginde ışıyan bilince dönüştürmüşlerdir.   Dünyanın dört bir yanındaki gizemcilerin şifa verdikleri esnada parladıkları ve ışık saçtıkları görülmüştür. Yeryüzü için Şifa kitabımda tüm ruhsal geleneklerdeki ışık kavramı üzerinde durdum.

Işığız ve buraya parlamak üzere geldik. Ama çoğumuz hem gerçek doğamızı hem de neden buraya geldiğimizi unutmuş durumdayız. Sevgi ve ışıktan yaratıldık ve sevgi ve ışığız. Dünya üzerinde parlayabildiğimiz kadar parlamak hepimizin doğuştan gelen hakkı.

Çoğumuza küçük yaşlardan itibaren çok fazla parlamamamız öğretildi. Eğer çok fazla parlarsak kimsenin bizi sevmeyeceği. Yalnızca birkaç tane “yıldız” olabileceği ve senin bunlardan biri olmadığın. Bu sana tanıdık geliyor mu?

Neden dünya üzerinde yalnızca birkaç tane yıldız olsun ki? Şimdiye kadar hiç kimsenin yıldızlara bakıp da “keşke şu yıldız bu kadar çok parlamasa, ışığıyla diğerler yıldızların ışığını bastırıyor” dediğini duymadım. Burada bu inanç neden var? 

Hepimizin, üzerimizdeki gece göğünün güzelliğini yansıtacak şekilde,  kendi ışığıyla parlamasının zamanıdır. Dünyadaki karanlık yerleri aydınlatabilmek için hepimizin ışığıyla parlaması gerek. 

Aylık bazda insanlardan oluşan bir ışık ağı yaratacağız. Bu yalnızca şu anda ihtiyacı olan yerlere ışığı götürmekle kalmayıp aynı zamanda da bizi şifalandıracak ve gerçek doğamızın ışık olduğunu hatırlamamıza yardımcı olacak. Işık olduğumuzu hatırlayan binlerce kişiyle bağlantı kurmak da son derece şifalandırıcı olacak. Bu kavramı diğerleriyle de paylaştıkça, biliyorum ki, ışık ağımız genişleyerek dünyaya ve üzerindeki tüm yaşama etki edecek.  

Yeryüzü için Şifa kitabımda niyet + uyum+ sevgi + konsantrasyon + odaklanma + birlik+ imajinasyon = dönüşüm olduğunu öğretiyorum. Bu formül bize ışık olduğumuzu hatırlamak ve onunla parlamasına izin vermek için yardımcı olacak.

Işık olan gerçek doğanızla bağlantı kurmaya başlamak için rahatlatıcı, sakinleştirici bir müzik seçin ve sessiz bir yere geçin. Sizi merkezlenmiş bir konuma götürerek uyum ve sevgiyi deneyimleminize izin verecek birkaç derin nefes alın. Varlığınızda parlayan ışığı deneyimlemek niyetinizle birlikte içeri girmek kendinize izin verin.  Bu sizi yaratıcınız veya evrenin gücüyle birlik haline getirecektir.  Odağınızı sabitleyin ve niyetinize konsantre olun. İmajinasyonunuzun içsel ışığınızı görmek ve hissetmeniz için yardımcı olmasına izin verin. Işığınızın tümüyle parlamasına izin verin. Bu ışık her zaman oradadır ve kullanmakla bitmez. Işığınızın paylaşılma ve sizin tarafınızdan yenilenme kapasitesi sınırsız. Işığınız yokedilemez ve sizden alınamaz. Tükenmek konusunda endişe etmenize gerek yok çünkü bu ışığın kaynağı her zaman sonsuz bereketli. 

Deneyimizi tüm bedeniniz için bir deneyim haline getirin. Bunu yapmaya ışığınızın varlığınızın merkezinden parlamasına izin vererek başlayın. Bu  ışığın bedeninizdeki her hücreye yayılmasına izin verin. Kendinizi ışığınızla tamamen dolu hissettiğinizde yaşam ağıyla bağlantı kurarak titreştiğinizi deneyimleyin.  Işığınızın bu şekilde titreşen bedeninizden yayılmasına izin verin. Işığın bedeninizin her bölümünden yayıldığını deneyimleyin.

Işığınızı deneyimleyip, parlaklığının sizden yayılmasına izin verdikten sonra nefesinizi ve niyetinizi kullanarak bulunduğunuz durumdan çıkın. Geri dönün, gözlerinizi açın, bedeninizi hissedin, parmaklarınızı oynatın ve dünyaya şifalandırıcı enerjiyi parlayarak getirecek olan  diğerleriyle bağlantı kurmaya hazır olduğunuzu bilin.

Uygulamaya ışığınızın parlamasına izin vererek başlayın. Sonraki uygulamanız gün içinde ışık solumak olsun. 

Işığınızla bağlantı kurup, yaşamınızda parlamasına izin verdikçe titreşiminiz değişecek. Işıklarımızı biraraya getirip dünyada paylaştıkça gezegenin titreşimini de değiştiriyoruz. Niyetinize odaklı kalmanız büyük önem taşıyor.

Bunu yaparken, dua veya sözcük kullanmamanızı öneriyorum. Yalnızca ışığınızla parlayın ve gezegendeki karanlık yerlere ulaşıp dokunacak olan gezegensel ışık ağına katılmak için kendinize izin verin.

İlk meditasyon, 2000 yılı kış gündönümünde , ışığın geri dönüşünü kutlamak için yapılmıştı. Bu meditasyon esnasında insanlara yaşadıkları yerlerde gündönümünün başlangıcıyla beraber ışıklarını parlatmaları söylenmişti. Bunu yaptığımızda ışık, ülkeden ülkeye geçerek büyüdü. Işık yerküreyi gezdi. Ama orada durmadık. Tüm gün ve gece boyunca parlamaya devam ettik. Bu şekilde, gündönümü ile parlamaya başlayarak dünya çapındaki ışık ağını birleştirdik ama gün ve gece boyunca parlayarak bu ağı canlı tuttuk.                  

İnsanlardan oluşan ışık ağı yaratma meditasyonları her dolunayda, yansıttığımız ışığı gücüyle  büyüten her dolunayda devam ediyor.  Her dolunayda ışığınızı parlatma ve gün ve gece boyunca global bir insan ışık ağına bağlandığınızı imgeleme çalışmanıza devam edin. Ve bunu her dolunayda yapmaya devam edelim. Hem kendi yaşamlarınızdaki hem de gezegendeki titreşim değişimi ve şifalanmayı imgeleyelim.

Dolunay kutlamalarında bir grupla çalışma yapıyorsanız, ışığınızın parlamasına izin verirken, ellerinizi ve ışıklarınızı birleştirin. Grubunuzun ışığının dünya üzerindeki tüm diğer gruplarla birleştiğini deneyimleyin. Kocaman bir ışık ağıyla birleştiğinizi deneyimleyin.

Eğer yalnız çalışıyorsanız, sessiz bir yere gidin ve ışığınızın parlamasına izin verin. Dünyanın dört bir yanında ışıldayan ışık ağıyla birleştiğinizi deneyimleyin.

Bir arkadaşım bana çocukların her zaman parladığını anımsattı. Çocuklarınızı da bu uygulamaya katın.

Hatırlayın tüm yaşam ışıktandır. Siz ışıksınız, hepimiz ışığız, devasa bir ışık ağında biraraya geliyoruz.

Delaware’de Yeryüzü için Şifa eğitimleri veren Kate, 2010 yılında bir önerisini yazmış. Ayda bir yerel bir grupla ışık ağı örmek için buluşup, aşağıdaki gibi çalışıyorlar: 

“Işık ağını yukarı ve dışarı doğru örmek yerine yerin derinliklerine kökler örüyoruz. Tüm kökler bir defa herkesin ışığıyla birleştiğinde, ışıklar yerden fışkırıp dünya üzerindeki tüm varlıkları sarıyor.”  
Aşağıdaki yukarıdaki  gibidir, dışarıdaki içerideki gibidir prensibinden hareketle, spiritüel topluluğun “içerideki gibidir” bölümünü geliştirmesi önemli. Zira spiritüel topluluğun çoğu üyesinin ruhsal çalışmalar esnasında bedenini bırakma eğilimi var. Çalışmamızın gücü bedenimizin içinde kalarak, içten parlayan bir yıldız olarak parlamamızdan geliyor.  

Işık ağını toprakta köklendirmeyi deneyelim. Işık ağını yeryüzünün içinde ve her tarafında gerçekten hissetmek istiyoruz.

                                Global Topluluğumuz için Aylık Şifalanma Önerileri

Görünen o ki bilinç hızla değişiyor. Uyum içinde yaşamayı öğrendikçe bu durumun elbette birçok ödülü var. Her değişim yaşamlarımızda bir ölüm gerektirir. Bunun nedeni yeni bilinç ve farkındalık düzeylerine geçerken bizi desteklemeyen şeyleri bırakmamızın gerekmesi.

Şimdiye dek hiç bu kadar fazla sayıda insanın zor zamanlar geçirdiğini görmemiştim.

Değişim Haberleri’nde de sık sık yazdığım gibi değişik farkındalık ve bilinç düzeylerindeki paradokslarla dansetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Zira , eşzamanlı olarak işleyen birçok düzey var. 

Bir düzeyde hepimiz bağlantılıyız ve hepimiz ruhuz. Spiritüel durumda hepimiz kutsalız ve her zaman mükemmeliz. Aynı zamanda, insan olmanın koşulunun bir parçası da ego sahibi olmak. Ve ego kendisini diğer tüm yaşamdan ayrı olarak görmekte. Bu ayrılık hali ise korku, öfke ve diğer çeşitli duyguları yaratıyor. Fiziksel hastalıkları yaratan da bu ayrılık hali.

Dönüşüm uygulamamızı yapmaya devam ederken bu ayrılık hallerini de şifalandırmaya başlıyoruz. Daha yüksek düzeydeki bilinç durumuna hareket ederken evrenin kusursuzluğuna teslim olmayı da öğrenmeliyiz.  Ve bazen bunu yapmak zor ve kendi kutsal ışığımızı hatırlamaya ihtiyacımız var.

Dönüşüm Haberleri’ni okuyan dünya çapındaki topluluğumuza yardımcı olmak için ışıktan bir insan ağı yaratma uygulamasının yanına bir şifalanma çemberi eklemeye karar verdim. Dolunayda yeryüzünün içinde ve çevresinde bir ışık ağı örmeye devam edeceğiz. Ve parıltımızın yardım isteyenlerin de  içinden parlamasına olanak veren bir çember oluşturacağız.  

Önerim şu. Eğer uygulayıcı olarak gönüllü olmak isterseniz, kendinizi diğer uygulayıcılarla beraber bir çemberde ayakta veya otururken imgeleyin. Hatırlayın ki Dönüşüm Haberleri birçok farklı dile tercüme ediliyor. Birlikte çalışan çok büyük bir global topluluğumuz var.

Niyetimiz kendi kutsal ışığımız deneyimlemek ve onu içsel çembere yaymak.

Çemberimizde acı çekenleri görmüyoruz. Her bireyin içindeki ilahi mükemmeliği teslim ediyoruz. Böylelikle insanları acı çekme teşhisiyle kısıtlamak yerine onları kendi kutsallıklarına yükseltiyoruz.

Yazar ve eğitmen Eric Pearl “kuantum fiziğinde bir parçaçığın davranışını değiştirirseniz, diğer bir mekanda bulunan başka bir parçaçık, ister santimetler isterse evrenler uzaklığında olsun, derhal tepki verir” diye öğretir. Daha düşük frekanslar daha yüksek frekanslara katılır veya uyumlanır, tersi değil.

Böylelikle Yeryüzü için Şifa çalışmasının esas prensibine dönersek, dünyayı değiştiren ve diğerlerini şifalandıran kim olduğumuzdur, yani buradalığımız ve yaydığımız ışık.

Enerji göndermiyoruz veya kimseyi şifalandırmaya çalışmıyoruz. Yalnızca kendi ilahi sevgi ve ışığımızın, yardım isteyenlerin ilahi ışıklarını kıvılcımlamasına izin veriyoruz.

Kendinizi diğer uygulayıcılarla birlikte bir çemberde ayakta veya otururken imgeleyin. Dönüşüm (transfiguration) çalışmanızı yapın ve elleriniz çemberin içine dönük olarak ilahi ışık ve sevginizi yayın.

Eğer yardıma ihtiyacınız olduğunu hissederseniz kendinizi dünyanın dört bir tarafından insanların oluşturduğu bir çemberin içinde uzanırken imgeleyin.    

Rolünüz uygulayıcılarımız tarafından paylaşılan ışığı absorbe etmek. İlahi sevgi ve ışığı varlığınızın her hücresine absorbe etmek için bir benzetme düşünün. İşinize yarayan bir benzetme bulabilmeniz umuduyla sizlere birkaç örnek vereceğim. Suya konulduğunda tüm suyu emen bir sünger düşünebilirsiniz. Yağmur altında günlerce kalan bir çiçeğin güneş açtığında onun ışığını emdiğini düşünebilirsiniz. Belki çok fazla güneş alan bir çiçeği ve yağmur başladığında ona hayat verip besleyen suyu nasıl içtiğini düşünebilirsiniz. Veya perdeleri sıkıca kapalı bir odanın perdeler açıldığında günışığıyla dolduğunu düşünebilirsiniz.

Bırakın dış çemberin ışığı kendi ışığınızın bedeninizdeki her hücreden akışını tetiklesin. Bu, bizi ilahi mükemmellikle ve ışık ağıyla yeniden bağlantıya geçirir. Bu, duygusal ve fiziksel hastalıkları yaratan ayrılık hallerini şifalandırır. Ve hepimizin yaşamın bize getirdiği güçlük ve fırsatlara doğrulmamızı sağlayacak güce sahip olduğumuzu hatırlatır. 

Ve günün ve gecenin çeşitli zamanlarda değişik rollerde de olabilirsiniz. Bir süre uygulayıcı olabilir ve sonra çemberin ortasına uzanabilirsiniz.

Ve zamanın dışında çalıştığımız için bu çalışmayı ne zaman yaptığınızın da bir önemi yok. Çalışmalarımızın eşzamanlı olmaları gerekmiyor.

İnsanlardan oluşan ışık ağını yaratmak için yalnızca dolunay zamanı ile sınırlı değiliz. Kalbimin çağırdığı tüm zamanlarda ışık ağını besliyorum. Ve elbette ki ışığımızı günlük olarak global topluluğumuza yaymaya devam edebiliriz. Çalışmamızın aslı ışığımızı dünyaya aldığımız her nefes ve attığımız her adımda yaymak.

2 yorum:

  1. Simin Hanım blogta paylaştığınız tüm yazılar için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim!! Çok severek paylaşıyorum!

      Sil